MAVİ TAVŞAN / İSMAİL ALACA
Bosna kokulu küçük kızım. Srebrenitsa'nın ölüm çukurlarında seni kaybettiğimden bu yana, zahir acılar içinde bir gün seni tekrar bulabilmek umuduyla yaşıyorum.
Bosna'da çok şey kaybedildi. İnsanlığın onuru, şahsiyeti, namusu. İnsanlık kaybedildi Bosna'da. Çok uzak değil sadece 30 yıl önce, Dünya'nın gözü önünde yitirildi insanlık. Yapılan vahşetin sınırı yoktu üstelik. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden sistematik bir katliam uygulandı bir halka ve Dünya sustu. İşte bu katliamdan bir kesit sevgili İsmail Alaca'nın yazdığı Mavi Tavşan adındaki kitap.
Dünya'nın sustuğu bu vahşete sessiz kalmayanlar da vardı elbette. Serdar ve Yusuf o isimlerden sadece ikisiydi. Komutan Faris'in birliğinde eğitim alan ikiliye bir görev verilir. Komutan Faris'in eşi Hana, baldızı Emina ve Emina'nın kızı Azra'yı Birleşmiş Milletler güvenli bölgesine götüreceklerdir. Gözü dönmüş Sırp çetelerinin kol gezdiği yollarda yapılacak bu yolculuk hiç kolay olmayacaktır.
Serdar, Emina ve Azra'nın bu acı dolu hikayesi Bosna'dan İstanbul'a uzanıyor. Hüzünle, sinirle, nefretle okunan satırlar. Teşekkürler sevgili İsmail Alaca Bosna'da yaşanan bu hüzne ses olduğun için. Tavsiyemdir; okuyun, okutun lütfen.
Srebrenitsa Katliamı.
1991-1995 yılları arasında yaşanan Yuguslavya iç savaşında; Temmuz 1995'te Sırp Cumhuriyet Ordusu'nun en az 8.372 Müslüman Boşnak'ın Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kasabası ve çevresinde, Ratko Mladič komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Sırp Ordusu tarafından sistematik olarak öldürülmesidir. Kırıma, Sırp Cumhuriyet Ordusu'nun yanı sıra "Akrepler" olarak tanınan özel güvenlik güçleri de katılmıştır. Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir. (Vikipedi'den alıntıdır.)
Bosna'da katledilen çoçukların, kadınların ve insanların çığlıkları arşı inletip titretirken sözde medeni Avrupa tek dişi kalmış sağır bir canavardı.
"Bosna da o vahşetleri yaşayıp da yalanları olmayan insan yoktur. Kendimizi mutlu etmek ve acı gerçekleri hatırlamamak için gerçeklerin önüne geçirip kendimizi avuttuğumuz yalanlar." dedi, çakır gözlü adam.
Emel Hanım ciddi bir ses tonuyla Bay Sander'e "Keşke insanlar başka insanların dini inançlarını sorgulamadan önce, insan olduklarının farkına varıp kendi ahlaklarını sorgulasalardı da hiçbir insan dininden dolayı ölmeseydi" dedi ve sustu.
Emina, Serdar'ın omzuna başını yavaşça yasladı. İçinden kaybettiği her şey için hüngür hüngür ağlamak gelse de yapamadı. Bosna'da o kadar çok şey kaybedilmişti ki. İnsanlığın onuru, şerefi, haysiyeti, namusu ve daha neler neler... Hangi birisi için ağlayacaktı. Dünyanın bütün insanları ağlasa bile yaşanan ve yaşanacak olan acılar dinecek gibi değildi.
***

















































