KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 08-06-2023 19:49

Bir Kitap: Kuytu / Murat Tavlı

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: KUYTU / MURAT TAVLI

Bir Kitap: Kuytu / Murat Tavlı

BİR KİTAP: KUYTU / MURAT TAVLI

Bugün sizlere Murat Tavlı'ya ait "KUYTU" isimli romanla geldim.

Nasıl başlasam, nerden anlatsam bilemedim. Böylesine içimin dağlandığı, her bir duygumun odanın etrafına kavanozdan dökülen bilyeler misali saçıldığı, ulaşması en zor olanların ise en kuytu yerlere kaybolması gibiydi anlatılanlar. Bu romanla buluşmam kalbimin resmen buharlı bir şekilde ütülenmesiydi sanki. Hayatın kırışıklıkları öyle derin iz bırakmıştı ki!.. Açabilene aşkolsun. Ben ki yaşamda bilinmeyen pek çok denklemi kısa yoldan ışık hızıyla formülüze ederken. KUYTU'DA durdum, aklımı, hislerimi masanın üzerine koydum, pirinç misali taşları, zehirli atıklarını temizledim. Sonra tekrar yerli yerine süsleyip, düzeltip doğrusu bu deyip yerleştirdim. Ama yok olmadı, olamadı. Şansızlık, kader, acılar yumağında düğümlendim. Neyse ki sonlara doğru iklim değişti yaza evrildi de kuruyan boğazımdan bari bir bardak soğuk su geçti. Bir şey fark ettim, sadece gerilim, korku, polisiye romanlar germiyormuş insanı. Acılar, hüzünler, kör talih, dram hayatlarda geriyormuş. İnanın üzüntü ve kederden ayağınızdaki çorabı delecek hale geliyorsunuz.

İstemsiz vücudunuz kasılıyor. Galiba kitabın kaderine ortak olmak, sahnede rol almak bunları yaptırıyor endişeli okura. Daha önce yazarın "VAZGEÇTİM SANMA SADECE BÜYÜDÜM" isimli romanını okumuştum. Onda da için için yağmurdum. Duygu yoğunluğu maksimum olan konular, kalbinden sancılı doğumların usta kalemi Murat Tavlı. Hani kadınların hüzünlü prenses olanları vardır ya, yazarımız da hüzünlü prens. Belli ki insanın ciğerini biliyor. İnsan ve yapabileceklerini iyi gözlemlemiş. Tabi kendisi dizi ve film oyuncusu. Yazım hayatına bir nevi kolaylık sağlamış.

"KUYTU" Edizin kuytu köşe saklandığı bir hikâye. Her yenilgide kaçan, sevdiklerinden uzaklaşan bir genç. Gururu için ölümü dahi şerbet yapar içerim hesabında bir kişilik. Yakınlarını korumak için hayatıyla kumar oynayan, huzuru ve mutluluğu da hem kendi hem de çevresine böyle kazandırdığına inanan bahar dalı bir kalp. Kitabın başlangıç cümlesi: "Bazen ölenlerin değil kalanların yasını tutarsın" bu cümle bile kalp hedef tahtasını tam on ikiden vuruyor.

Ediz olgun olmak zorunda olan, çocukluğunu ve hayallerini bir yere koymak zorunda kalan bir çocuk.

"Devlet baba bizi giydirir, yedirir, içirirdi. Ama hiçbirimizin saçını okşamaz, derdine ortak olmaz, parka, maça götürmez, sadece ben buradayım derdi."
Anladınız değil mi? Evet Ediz yetimhanede büyüyen çocuklardan biri. Kimsesizlik böyledir işte, kendinden önce tutunduğu dalı korumayı, düşünmeyi öğretir insana.

Hayata en zor yerinden başlayan küçük bir çocuk Ediz. On yaşındayken annesi, babası tarafından gözleri önünde öldürülünce yetimhane günleri başlar. Yetimhanede aynı kaderi paylaştığı çocuklarla kendine yeni bir aile kuran Ediz'in ilkokul öğretmeni kendisini evlatlık almak isteyince hayatı değişir. Sonrasında inişli çıkışlı daha bir sürü maceraların koynunda hayatın oyun hamurunun bir parçası olur. Kaderi, ömrünü adadığı aşkına rastlayana dek çekmediği sıkıntı kalmaz. Yükünü boşalttığı anlar, hangi isimler deniz feneriydi? Kalbini ve yeni benliğini nasıl kazandı?
Yirmili yaşlarına geldiğinde ülke çapında çok ünlü bir isim nasıl oldu? Hepsi soluksuz okuyacağınız bu romanda...

Hani Nazım Hikmet, Abidin Dino'ya

“Sen bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" demişti ya,
Ben de mutsuzluğun resmini "KUYTU" da görebileceğinizi demiş olmakla sanırım hata etmiş olmam.

Aşk bir çarpışmaydı, aşk bir bilinmezliğe sürüklenirken kendini bulduğun kara delikti. Anlamsız olan ne varsa hepsinin toplamıydı aşk. Duygudan duyguya ışınlanmaktı. Şarkılara küsmek, suçu şiirlerde aramaktı. Kötü olan ne varsa hiçbirini konduramamaktı sevdiğine, aşk mükemmeli sevdiğinin üzerine kazımaktı. Kör olmak, sağır olmak, duyduğuna, gördüğüne karşı çıkmaktı. Kendi gözünden gördüğünü çevresine inandırma çabasıydı. (s. 244)

Eğer büyük bir yüreğe sahipsen, eğer sevgin, ilgin, verdiğin değer elinden gelenin üstündeyse, o yüreğin ziyan edilmesi kaçınılmaz oluyor. (s. 240)

Herkesin hayatında saklandığı kuytu bir köşesi vardır ama hayat daima sobeler. (s. 231)

Onun daha fazla ümitlenmesine izin veremezdim, kendi bencil düşüncelerim ve kendimi iyi hissetmek için onu kullanamazdım. Ne demiş bir yazar: "Çivi çiviyi söker diye kimsenin hayatıyla oynama, belki o çivi tutuyordur bedenini..."
(s. 265)

Editör: Nezihat Keret 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi