SÖYLEŞİ
Giriş Tarihi : 04-09-2024 12:51   Güncelleme : 04-09-2024 17:45

Bakır Kazan / Kenan Gül

Yazan : Kenan Gül -BAKIR KAZAN

Bakır Kazan / Kenan Gül

BAKIR KAZAN

Yine akşam oldu. Güneş kimseye aldırmadan çekildi yatağına. Yerine ulaşamamış umutların birbiriyle yarıştığı günden geriye kalan sadece biraz öfke, yanında da zorunlu tevekkül.

Sokağa loş bir tebessüm bırakan pencerelerde kadınların heyecanlı telaşı.

Kiminde iki somun, kiminde çocuk maması.

Dünya döner mi?

Dönüyor işte kendi bencilliğiyle. Bütün sır burada saklı. İsteyerek saklandığımız aynaların ardından verdiğimiz sufleler ne kadar gerçekçi?

Yazan ve oynayan, repliğini unutan, bir başka figürün repliğine sahip çıkan, hepsi kazanın içinde.
Kaynama noktası "ben" olan o kara elbiseli bakır kazanın altındaki yangın ise bir başka soru işareti.

Ateş! Gün biterken daha da belirginleşir. Açık kapılardan düşmeye başlar yazgısı tamamlanmamış evlere. Bazen maaşa kavuşamamış cebe, bazen ilaç alamamış bebe tenine, bazen de mahcup yavuklu tenine.

Yangın her yerde. Yangın başı öne eğip, kabul edişte. Yangın yüzsüz. Düştüğü yer çaresiz mi?

Bir başka bedene ait olan elbiseyi ısrarla istemek, sahip olamamak çaresizlik mi?

Ya da, olduğun yerde değil de; olmak istediğin yerde yaşama telaşının getirdiği bezginlik, çaresizlik mi?

Dur, cevap vermeden önce birazdan aralayacağın evinin kapısını iyi hesapla. Sabah kendini alıp güne karışırken, kapı ardına bıraktığın salt gerçekliğin yüzüne atacağı tokat seni acıtmasın. Çünkü o kapıdan içeri tüm gün boyunca içinde dolaştığın boyalardan arınarak girmek zorundasın. O yuvadaki her parçan senin bir başka aynan. Susmak bile bazen yalanı savunmak gibidir. Utanma...

Aslında seni en iyi, sen biliyorsun değil mi? Başka dudaklarda şekillenen uçsuz cümleler başını döndürmesin. Seçme şansının güveni, seni seçenlerin ucuzluğunda kaybolmasın. Mantık iyidir, zeka ise ukala. Alır başka bir özdeyiş yapar seni, içinden çıkamazsın, kaza sanırsın.

İyisi mi? Bak o sol göğüs kafesinin altında yüreğin var. Hah işte; ona sor. O senin en masum yerin. Çivi yazısı gibi kargacık burgacık cevapları yoktur. Yalanı bilmez, koşulsuz sever.

Ya, işte böyle! Yine akşam oldu. Birbirinden habersiz vedalar yorgun. Kendince ışıkları, aydınlatmaya başladı evleri. Yaldızlı avize de var, titrek mum ışığı da. Çok mu önemli?

Ya da evde yanan ışık mı yoksa evde bıraktıklarından yansıyan ışık mı daha aydınlık?

Korkma söyle!

Çaresizlik mi? O da neymiş…

Çare kapı ardında bekleyen bebenin yüzünden yansıyan ışıkta. 

Bunu belle.

Editör: Suna Türkmen Güngör

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi