ATATÜRK ve EDEBİYAT
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca askeri dehası ve siyasi liderliği ile değil, aynı zamanda sanata, kültüre ve edebiyata verdiği değerle de tarihe damga vurmuştur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e göre “edebiyat” bir milletin manevi dünyasını besleyen, düşünce dünyasını şekillendiren ve toplumsal hafızayı canlı tutan önemli bir araçtır.
İşte bu yüzden Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bu değerleri koruma ve geliştirme yolunda birçok adım atmış, Türk Edebiyatı’nın özgürce yeşermesi için uygun bir zemin hazırlamıştır.
Atatürk, edebiyatın gücünü ve toplumsal rolünü genç yaşlarından itibaren kavramıştı.
Askeri okul yıllarında başlayan edebiyat ilgisi, onu hem düşünsel hem de estetik anlamda beslemiş, genç bir subayken bile Divan Şiiri’nden Fransız Edebiyatı’na kadar geniş bir yelpazede eserler okumasına vesile olmuştur. Namık Kemal, Ziya Gökalp ve Tevfik Fikret gibi değerli Türk aydınlarının görüşlerinden etkilenmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Atatürk’ün öncülüğünde yapılan devrimlerle edebiyat ve kültür alanında köklü değişiklikler gerçekleşti.
Türk harf devrimi ile okuryazarlık arttı, edebiyat daha geniş kitlelere ulaştı.
Atatürk, edebiyatı toplumun aydınlanmasında bir anahtar olarak görüyordu ve bu doğrultuda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi kurumların kurulmasını destekledi. Bu kurumlar, Türk dilinin, tarihinin ve kültürünün araştırılmasına olanak sağladı; yeni edebi eserlerin üretilmesine katkıda bulundu.
Atatürk’ün kendisi de edebi dilde etkili bir anlatıma sahipti; “Nutuk”eseri bunun en somut örneklerinden biridir. Nutuk, yalnızca tarihsel bir belgesel değil; aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini epik bir dille anlatan bir edebi yapıt olarak kabul edilir. Nutuk, halkı bilinçlendirmeyi, yeni nesillere bağımsızlık mücadelesini aktarmayı ve geleceğe yön göstermeyi amaçlayan bir baş yapıttır.
Atatürk’ün edebiyat üzerindeki etkisi, bugünkü yazarlarımıza ve şairlerimize ilham vermeye devam etmektedir. Onun açtığı yolda yürüyen edebiyatçılar, toplumun sorunlarını dile getirerek, düşünce özgürlüğünü savunarak ve geleceği aydınlatan fikirler üreterek Atatürk’ün izinden gitmektedirler. Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü, edebiyatın ve sanatın bir toplumun varlığı için ne kadar hayati olduğunu vurgulayan bir vasiyet gibidir.
Bugün Atatürk’ün açtığı yolda, onun mirasını yücelten ve geleceğe taşıyan bir edebiyat var. Bu miras, hem geçmişi anlama hem de daha aydınlık bir geleceğe adım atma yolunda güçlü bir ışık olmaya devam ediyor.
Biz de, Truva Edebiyat Dergisi olarak Atamızın bize gösterdiği ilkeler doğrultusunda edebiyatımıza katkıda bulunmaya devam edeceğiz.
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın edebiyat!
Huzur içinde uyu, izindeyiz Atam!