ANI
Giriş Tarihi : 16-11-2022 16:54

Annem ve Köyümüz

Yazan: Nevin Bahtışen -ANNEM ve KÖYÜMÜZ

Annem ve Köyümüz

ANNEM ve KÖYÜMÜZ 

Sonbahar; ayrılık zamanı derlerdi, çok da inanmazdım. Artık Kasım ayındayız, gri bulutların kol gezdiği, bilhassa akşamları havanın iyiden iyiye soğuduğu zamandı. Sabahın serinliğinde yola çıktım, annemi büyük şehire götürmek için. Gün içinde güneş havayı ısıtmış, gökyüzünün maviliği çarşaf gibi açılmıştı. Ağaçların rengarenk yaprakları karşılamıştı, baktım yaprakların sıcak renkleri göz alıcıydı, içime mutluluk doldu.

Hemen içeriye girdim, annemi odasında aradım yoktu. Artık kullanılmayan, bir perdeyle kapattığı ocağın üstünde, baca başında annemin ve rahmetli babamın resimlerine takıldı gözlerim. Hüzün, alın kırışıklıklarına yerleşmiş, gözlerinden okunuyordu.

Pencereden baktım, arka bahçedeydi, bir süre izledim. Köklerini salmıştı köyüne, ayrılmak istemiyordu, lakin yalnızlık ve yaşlılık cenderesine sıkışmış gibiydi. 

Oysa annem, ilkbaharın ve yazın güzelliklerini, sonbaharın sarı yapraklarına işlemiş bir bir hüzünlü savruluşlarını izliyordu. Soğuğa meydan okuyordu, kalabalık ve curcunalı büyük şehire gitmek istemiyordu. Şehrin beton yığınları ile çevrelenmiş dört duvarının içine girmek istemiyordu.

Kedileri vardı can yoldaşı olarak, ağrına gidiyordu onları bırakmak. Anneciğim diye seslendim, bize emeklerin en güzelini vermiş ellerine sarıldım öptüm, sonra özlemle sarıldık. Yılların izini bıraktığı yanaklarını doyasıya öptüm. Anneciğim bu kadar üzülme, bizimle olacaksın biraz sevin dediğimde.

Bütün nesillerimizi sevgiyle sarmış yüreği, artık mecalsiz hissederek; “ kızım, burada doğdum, çocukluğum, gençliğim ve dahi yaşlılığım burada geçti. Toprağım burası, siz anlayamazsınız, Allah; siz evlatlarımdan, torunlarımdan ve damatlarımdan razı olsun, bana kol kanat geriyorsunuz,” dedi.

Gözleri devam ediyor anlatmaya, köyünün her tarafına bakıyor, buğulanan gözlerinde anıları dolanıyordu. Küçülmüş yuvalarına iyice çekilmiş gözleri, ellerine bakıyordu. Yaptığı işler bir bir fırlıyordu, hafızasının gerilerinden. “Ah kızım ah! siz bana en güzel rahatlığı sunsanız da gitmek benim için zor geliyor, çaresizlikten geliyorum,” dedi.

Resimdeki hüzün gelip yıpranmış, yılları içine hapsetmiş yüzüne yerleşmişti. 
Rahmetli babam ve abimin mezarlarının olduğu, çam ağaçlarının ve yeşilliklerin içinde bulunan mezarlığımıza baktı. Nefes almakta zorlanıyordu, “sevdiklerimin bir yarısı burada kızım” dedi.

Kasvetli havayı dağıtmak için sarıldım, anneciğim çok acıktım, kızına neler pişirdin diye takılarak eve girdik. Her tarafında emekleri olan, içinde kendini rahat hissettiği evinde huzurla yürüyordu. Anılar sayfa sayfa açılıyordu evinin her köşesinden. Emek vermek insanı bu kadar mı mutlu eder? dağılan hüznün yerine mutluluk gelip yerleşmişti. 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi