ACININ DİLİ YOK
Kürtçe bir ağıt yükseliyor semaya
Çocuklarım diye ağlıyor bir zaza
Gözleri nemli ninem, sessizce yakarıyor mevlaya
Elleri koynunda, koynunda oyuncak bir bebeyle konuşuyor kaldırımda oturmuş baba
Aynı anda selalar okunuyor
Kuşlar kaçmak için kanat çırpıyor
Köpekler uluyor öte yanda
Yalınayak çocuklar köşe başlarında
Kir, pas içinde,
Kimsesizlik kokuyor kanlı küllerin arasında
Ruhum parça pinçik oluyor
Çaresizlik boğazımda bir düğüm
Göçük altında kürt ananın
Tam da
Oğluna sarıldığı yerde beliriyorum aniden
Karanlık bir dehlizin ortasında
bir anı defteri yarısı yazılmış, yarısı boş
Molozların arasında
Bir oğul bir ananın yanında
Dilimde Arapça dualar
Kalbimde Süryanice feryatlar
Türkçe bağırıyorum
Sesim ürkmüş bir ceylanın sesi
Gözlerim toz bulutu
Kimse duymuyor
Ne Kürt anayı
Ne Türkçe haykırışlarını
Yanımda
Yarım kalmış anı defterinin titrek sayfaları
Ve çoktandır unutulmuş
Kürt ana ve oğlunun buz gibi
Sarmaş dolaş bedeni...