KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 02-10-2023 19:13

92. Saat / Ümmügülsüm Hasyıldırım

Yazan: Abdulrahim Arslan -92. SAAT / ÜMMÜGÜLSÜM HASYILDIRIM

92. Saat / Ümmügülsüm Hasyıldırım

92.  SAAT / ÜMMÜGÜLSÜM HASYILDIRI

Çağımızın en önemli sorunlarından olan kusursuz görünme isteği, öncelikle sosyal medya mecralarında kendini gösterirken gündelik hayatın içerisinde de yerini almakta gecikmedi. Madalyonun gösteriş yüzüne bakıldığında, herkes inanılmaz mutluydu.

Yapay pozların süslediği göstermelik hayatlar, git gide gündelik hayatın, ayrılmaz parçası oldu. Sonuç olarak tüm bu gösteriş, mutsuz insanları da beraberinde getirdi. Başkalarının hayatını sürekli mükemmel gören bu insanlar, bir süre sonra, kendi hayatlarından keyif almamaya ve yapay hayatlara özenmeye başlar oldu.

Özenti bir yaşamın getirdiği yetinememe duygusu, bir süre sonra, inanç ve değerlerimizi bizden alırken kuruntu ve mutsuzluk tohumlarını da ruhumuza ekmeye başladı. İntiharlar, boşanmalar, elindeki değerlerin kıymetini bilemeyenler derken, mutluluğun ne demek olduğunu unutan bir toplumla yüz yüze kaldık…

92. Saat, sadece bir öykü kitabı değil, yapay hayatlardan uzak, gerçeği iliklerinize kadar hissettiren bir kitap olmuş… Her öykü, sorun olarak gördüğümüz şeylerin, aslında çok daha fazlası olduğunu gösterir nitelikte. Bu kadarı da olabilir mi demekten kendinizi alamıyorsunuz.

Kalemiyle dünyanın bir imtihan yeri olduğunu vurgulayan yazarımız, bununla yetinmeyerek inancın insan hayatında ne kadar elzem olduğunu da satırlarında ifade ediyor.

Zorluk olarak gördüğümüz birçok olay karşısında bile, şükretmemiz gerektiğini, birbirinden değerli öykülerle ele alan, bunu yaparken de okura kendine düşen hisseyi almasını sağlayan bir üsluba sahip.

Böylesine içten duygularla yazılmış olan bu kitabı okuduktan sonra, okurun hayata bakışını değiştireceği gibi sevdiklerinin, hayatında nasıl bir değer olduğunu, daha iyi fark edilmesini sağlayacaktır.

Her satırı, inanç, şükür ve acıyla yoğrulmuş bu kitap, genel çerçevesiyle mutluluğun reçetesini de bizlere sunuyor…

‘’Buruk bir bakış attığı karanlığı, usulca çekti üzerine. İyice gömüldü üşümekten korkarcasına. Yalnızlığının tek dostu yıldızlar, lambalarını yakmıştı yine. İçinde aydınlanan tek şeydi yıldızlar.’’ Diye başlıyordu satırlarına ve devam ediyordu farklı sayfalarda kaleme döktüğü duyguları: ‘‘Gökyüzü hüzünlüydü. Bulutlar yorgun. Güneş, parıltısına pusu eklemişti. Dudaklarındaki tebessüme saklanan isyan gibi ışıltı, gözlerinde sönmeye yüz tutmuştu. Dokunsan ağlayacaktı. Gülümseyen suratına inat, süzülen yaşlar yastaydı…’’

Zıtlıklarla kaim hayatın bilinmeyenlerini kaleme alan yazarımızı, korkusuz ve cesur anlatımından dolayı tebrik ederken, bu harika kitabı okumayı herkese tavsiye ediyorum.

Her yürek içindeki girdaptan çıkabilmek için ışık arar. Cılız ışıklar, umuda gebedir. Doğan her güneş yeni başlangıçlar olsa da geçmişten izler taşır. Bazen renkli, bazen kasvetli. Bazen de gelece merdiven gibi…

Bu kitapla; olaylar örgüsünde yer yer kaybolacak, yer yer de benliğinizi bulma fırsatınız olacaktır. Çığlığın ete kemiğe bürünmüş halini resmederken o resmin her detayında yer alacak acı ve hüzünlere canlı tanık olacaksınız. Mutluluklara bakışınız değişirken mutluluğu paylaşmanın da en güzel halini hissedeceksiniz.

Hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye ve labirentlerle dolu bir yolculuğa hazır mısınız?

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi