DENEME
Giriş Tarihi : 17-03-2024 21:35   Güncelleme : 17-03-2024 22:30

Zamanın Heybesi / Aydın Hanzala

Yazan: Aydın Hanzala -ZAMANIN HEYBESİ

Zamanın Heybesi / Aydın Hanzala

ZAMANIN HEYBESİ

"Zaman mı bizi öğütüyor yoksa biz mi zamanı öğütüyoruz?" diye bir soru duydu Nahit.

"Ne garip bir soru" diye düşündü...

Zaman ve insan…

Zaman mıdır galip olan yoksa insan mıdır? Bu bir oyun ise mutlaka olmalı bir kazananı...

Mağlup olan kim, galip olan kim?

Zamanın mağlubiyeti mümkün mü? Ya da insanın galibiyeti söz konusu mu?

"Zaman kendi seyrinde akıp gidiyor, onu durdurmak elbette mümkün değil... Durdurulamayan şey yenilmez anlamına gelir mi? Galiba, bu da garip bir soru oldu" diye düşündü Nahit.

Zaman yok edici bir güç olmasa gerek... Yok edici güç olmaktan ziyade kaydedici bir potansiyel arşiv özelliğine sahip olduğuna inanıp ve bu minvalde düşünürsek; zamanın bir birikim mekanizması olduğunu fark edebiliriz.

"Zaman akıp giderken yalnız başına gitmiyor, bizlerden her gün bir şeyler alıp gidiyor. Boş yere akmıyor zaman, dolu dolu akıp gidiyor... Zaman kendi içini, bizden zuhur eden davranışlarla dolduruyor... Bizden zuhur eden davranışların nedenselliğine, nasıllığına, olumlu ya da olumsuzluğuna bakmaksızın alıp kendi heybesine dolduruyor...

Zamanın heybesini ne ile doldurduğumuz bizim tercihimiz değil mi? Ve tercihlerimiz doğrultusunda bizden zuhur eden davranışlarımızdan, yaşayış biçimimizden yine biz sorumlu değil miyiz? Aslında davranışlarımız bizi tanımlamıyor mu? Dolayısıyla biz, zamana kendimizi ne ile tanımlıyorsak, zaman o tanımlayışımızı alıp arşivliyor ve bizi, bizim için biriktirip bütünlüyor...

Bu durumda zamana yenilmek kavramını doğru kavramak gerekiyor... Doğru tercihler, evrensel düşünceler, insan olma potansiyelini gerçekleştirip vicdanı kuşananlar; zaman heybesinde adıyla, özüyle kendilerini onurlu bir şekilde biriktirmiş olurlar...

Bu hassasiyetlerle zaman içinde yolculuk yapanlar, zamana yenilmezler aksine zaman ile var olurlar..

Zamanı doğru bir şekilde öğütemeyenler zaman karşısında öğütülmekten kurtulamazlar...

'Tarih yazanlar' ya da 'tarihe adını altın harflerle yazdıranlar' diye bir söz yok mu? Bu ve benzeri sözleri düşünmek gerekmez mi?

Sanırım zamanın galibiyetiyle birlikte insanın da galibiyeti söz konusudur...

Zaman su gibi akıp giderken, aynı anda güneşin buzu erittiği gibi insanın ömrünü de eritiyor.

Ömür sermayesi, zamana mutlak anlamda mağlup olur iken, buna karşılık insan kendini doğru bir şekilde biriktirdiğinde, zaman heybesinde gözde bir şahsiyete dönüşür..." diye düşündü Nahit.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi