ANI
Giriş Tarihi : 26-03-2023 20:41

Yeni Bir Dost

Yazan: Sedat İlhan -YENİ BİR DOST

Yeni Bir Dost

YENİ BİR DOST 

Öncelikle değerlendirmelerimin tamamen bana baktığını belirtmek isterim. Herşey yapılmalı yani. İnandıklarını gerçeklemeye çalışanlara "dur“ demek anlamsız. Ancak bir şeyler eksik kalırsa sonuca ulaşılamaz.

Diğer bir ifade ile herkesin herkese vereceği, herkesten alacağı şeyler var. Bunu söyledim dostuma. Ama dilimden kelimeler dökülürken ona ne verebilirim diye düşündüm veya benden bir şeyler almaya hazır mı, ihtiyaç duyuyor mu?

Önceki çalıştığım işyerinde son günlerimdi. Bir selam, bir kelam sonrası başlayan birliktelik. Sürekli ben anlattım. Onu sormaya fırsat kalmadan iş hayatında yollarımız ayrıldı. Bana bir arkadaşının telefonunu verdi. İyi bir iş bulmamda yardımcı olabileceğini söyledi.

Önemsedim, onu da tavsiyelerini de. Görüşmek istedim, oturup bir kahve içmek, karşılıklı. Sorularımı sormak, tanımak… Ben randevu almaya çalışıyorum, o ise işimden memnun olup olmadığımı sormakta, masumane, normalde beklendiği gibi.

Ve nihayet büyük buluşma gerçekleşti. Ben eve uğramadan direkt işyerinden geçtim kafeye. Üstüm başım perişan. Ama o entelektüel bir giyim tarzı ile geldi. Sokakta görsem sanırım tanımazdım.

Karşımda yükünü tutmuş, bir çok şey denemiş, başarmış, görmüş, geçirmiş, öğrenmiş, mütevazi bir insan durmakta. Anlattıklarının bendeki karşılığı bu.

Bir bilgisayar mühendisi dostundan bahsetti. Saatlerce bisiklet sürmüşler, kafaları boşalana kadar. Hiç dolmaması için bir yol bulunamaz mı acaba?

Kardeşinin ölümüyle Allah’a isyan eden birisinden bahsetti. Şimdilerde İslamı araştırıyormuş. Zaten Allah’ı bulabilmek, iman edebilmek, teslim olabilmek için öncelikle isyan etmeli, dedim. Başka yolu var mı, bilmem ama gerçekten inanabilmenin bir yolu bu. Tabulardan kurtularak öğrenmek üzere sorgulamak…

Bir dernekleri varmış. Bir anda kapatma kararı almışlar. İlk aşamada şaşıranlar sonradan hak vermişler. Yaşanan tam olarak ne idi, sormadım. Bana düşündürdükleri ile yetindim. Handikapımdır.

Yapılan şey her ne olursa olsun, o veya "ben", birileri olmazsa bu iş yürümez, denilmeye başlandığında fayda fazı geçilmiş olabilir. Çöküş, çürüme, kokuşma başlamış demektir. Bu kriterin istisnası var mıdır, bilemedim.

Dışarı çıktığımızda üç beş gencin serkeşliğine, serbestliğine şahit olduk. Bunlar ileride toplumun başına bela olacaklar, yorumunu yaptı. Onlarla ilgilenmeyi seviyormuş. Masumane duygularını ifade etmiş olabilir. Bu amaçla neler yaptığı çok önemli. Ama içime oturmayan bir şeyler var, isyanlarım, itirazlarım…

Her insan, yapılması gerektiğine inandığı şeyleri gerçeklemeye çalışmalı, demiştik. Bu kriter bireysel konularda kolaydır. Karar alır, hemen uygularız. Hiçbir engel tanımadan yapabiliriz bunu. Ama diğerleri hakkında? Özellikle de insan. Çok zor.

Sokakta gördüğümüz gençlerin istemediğimiz halleri, amaçsızlıkları… Gerçek nedenlerini bulma gayretiyle azıcık dahi olsa odaklansak neler görürüz neler. Belki de en başta kendimizi. Başkaları adına bilivermelerimizi. Deneyimlemelerine müsaade etmeyip olması gerekenleri, kendimize göre bulduklarımızı empoze edivermelerimizi.

Söylemlerim arasında bir cümlem dikkatini çekmiş. Kendimi aramak? Bu kavrama nasıl bir anlam yükledi, bilemiyorum. Veya kısaca tanımlamak istesem neler söyleyebilirim, bu kavramın benim düşünce dünyamdaki karşılığı ne ola ki…

Ondan öğreneceğim çok şey var. Ama nasıl? Sanki benim gitmeyi hedeflediğim o noktaya çoktan varmış da geri dönmüş gibi. Anlatsa anlar mıyım ki? Veya insan o noktaya vardığını nasıl anlar ki, kendisini bulabildiğini…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi