SÖYLEŞİ
Giriş Tarihi : 18-07-2024 23:18

Vuslat Yolculuğu / Nevin Aktekin Gülfırat

Yazan: Nevin Aktekin Gülfırat -VUSLAT YOLCULUĞU 

Vuslat Yolculuğu / Nevin Aktekin Gülfırat

VUSLAT YOLCULUĞU

Derdim derin
Derman içeride
Hadi kalbim başlayalım vuslat yolculuğuna…

***

Bir sabah vakti acı ile uyandı. Çaresizlik neydi? İşte o an, bu duyguya çok yakındı.
Her derdin bir çaresi vardı muhakkak ama nerede arayıp bulmalıydı ki o dermanı?

Derdi veren, elbette ki dermanı da derdin içine saklamıştı.

Bir müjde öncesi kabuk değişimi olmalıydı bu.

Velhasıl dil de kolay olsa da, icraata gelince bu biraz zordu.
İman meselesi işte.
Ama kimi, kime şikayet edebilirdi ki?
Derdi veren Rahman, "O" ise aciz bir kul.
Acziyeti karşısında yapacak tek şey vardı o da  dua kapısına sığınmak.
Boyun bükmek..
Öyle de yaptı…

Dert, Allah'ı kalbinle gizlice çağırmaktı.
Dünyalık kokuyorken gönülden sesini özleyen Rahman; “Haydi kulum gel" diyordu.

“Gel” diyordu da, bazen dünya meşgaleleri oyalarken, ibadetlerini bile üstünkörü yarım yamalak yapıyordu insan.

Acı evet,  elde var acı...
Kolay mı ki acıyı yenmek?

Teselli kimde kulda mı?
O da sanki dertle imtihan edilmiyor.
İnsan dediğin seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir canlıydı mahiyetinde.

Fena bir acı çekiyordu.
Dilinde dua, alnı secdede…
Konuştu Rab ile; siz deyin beş dakika, ben diyeyim bin yıl, yani hükümsüzdü zaman soyutlanmıştı dünyadan ve dünya telaşelerinden derdini döktü dermana, af diledi.
"Kula dökmem, Rabb’im sensin, dermanım da sensin" dedi.

Gönlüne düştü haykırışlar, sonrası huzur…
Anladı ki sesini duymuştu Rabb’i.
O zaten Semî idi, mümkün müydü kulunu işitmemesi?

“Sabır” dedi kalbime; “Ya Sabır.”
“Dert yoksa sen ne işe yararsın gönül?” dedi.
Sustu gözyaşlarına devretti gönül temizleme işini…

Acı düşüp peşime ardımdan ıslık çalarken imdadıma zaman yetişti.

Rabb’e bir mektup göndermişti gönül kalemi ile. O da cevap olarak zamanı koydu araya, ona sabrı tavsiye ederek...

Derdine gelince bilinmez kaçıncı derdi idi. Bu da geçip gidecekti, yenisi yola düşmüşken.
Derdin biri gelirken biri giderdi zaten imtihan sırrınca, lakin giderken de gönlüne bir de hediye bırakırdı, kalp gözüyle o hediyeyi görebilirse o kul.

Hem hayat dediğin, yağmur yağdıktan sonra gökyüzünde beliren gökkuşağı gibi bir şeydi. Bu aralar hava yağmurlu idi ama elbet onda hava gökkuşağı da olacaktı.

Yağan rahmanların sırrı hediyesi de bu olmalıydı.

Hem ne demişti gönül ehli bir zat;  "Allah var gam yok."

Elhamdülillah 
Vesselam...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi