SUSKUNLUK DUVARI
Bir düş yalnızlığıdır seni sevmek
Ne yapsam sesimin rengi hüzün
Yine de kendime kızamam işte
Gönül kapısını anılar çalar
Düş yorgunu gözlerim
Dalıp gider uzaklara
Eski günlerden kalma bir özlem
Zamansız duyguların göz ucunda kalır
Yokluğun yüzünü okşarken düşler
Aynı giz içinde yorulur hüzünlerim
Hayatın gözü üstümde
Bağdaş kurmuş anıların günlüğünde
Hayalinin aşkla buluştuğu yerde
Ellerimi bir boşluğa açarım
Yüzünün yok yanında kalır geçmişin karanlığı
Hasretimin bile huyu değişti
Bu yüzden hep içime üşüyorum
Yokluğun kollarında
Boşluğa düşüyorum
Üstüm başım ayrılık kokuyor
Dokunmamın tadını unutan ellerimde
Kokun ağlıyor sessizce
Acemi duygularım şaşkın
Dili çözülse gönlümün
Anlatsa çektiklerimi
Bilmem ne düşünürsün
Bir düş ötesi sanki aşkın girdiği kılık
Göz göz olmuş yaraları içimin
Kaybolan yalnızca aşk değil
Yaşanası bir dünya
Dönüşü olmayan yoldur zaman
Ne yaman çelişki bu
Gözlerimin gündüzüdür gülüşün
Bakışında buluyorum mutluluğun resmini
Haydi sokul yanıma ısıt yalnızlığımı
Kokunla demlensin tenim
Söz perhizine mi girdi dilin
Şöyle ağız dolusu bir kere seni sevdim de
Umut yorgunu türkülerle geldim sana
Yaşımdan büyük olsa da hayallerim
Arada bir düşün beni
Hangi masaldan çıkıp da düştün gönül yurduma
Denizini arayan bir ırmak sensiz kalbim
Karanlık gecelerime kutup yıldızım sensin
Bir hayal çağlayanı seni düşünüp anmak
Yık suskunluk duvarını ne olur
Yokluğunun gurbetinde
Bırakma beni ne olur