SORULAR
"Biz" diye yürümeyeli çok oldu şu sokaklarda
Gül dalda soldu,
Karanfiller üşüdü,
Titrek mum ışığında nasıl sabahlarız?
Sorgusuzca titremeden elimiz,
Hangi pazarlarda dolaşırız?
Alışık, eski günlerdeki gibi
İçimiz bayram günlerine ne zaman döner yeniden?
Gün dünden öte de,
Eski gün bugünden daha öte miydi, bilmem?
Unutkan beyinlerimiz "biz"
Diye yürümeyeli çok oldu, neden?
Ağdalı sorularla oturuyorum
Hüzünle,
Takvim ocak, kış bile unutmuş sanki
Eski, buz kesen rüzgârlarını
Ayazını,
Çelmeleşen şu hayatı
Bozuk para gibi harcarken,
Her günün kaygısını
Ertesi güne taşıyoruz,
Sevmeden…
Hayatı erteliyoruz.
Düşün ki, bir varsın bir yoksun!
Ağaç bile kalıtsal güzelliğindeyken,
Yaşanabilir bir düzende düşünmeyi beceremiyoruz.
Ateş bile odunu atınca harlanırken,
Biz titrek mum ışığı gibi birbirimize öfkelenip çarkların dişlileri arasında her gün biraz daha
Siniyoruz.
Cem Karaca’nın şu bestesi gelir hep aklıma:
"Ben bir ceviz ağacıyım,
Gülhane Parkı’nda,
Ne sen bunun farkındasın,
Ne de polis farkında…"
Editör: Deniz İmre