ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 27-12-2023 16:08

Salim / Ümmügülsüm Hasyıldırım

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım -SALİM

Salim / Ümmügülsüm Hasyıldırım

SALİM

Göğsüne saplanan acıyla kalakaldı. Sanki, nefesi kesilmişti. Bağırmak istedi, olmadı. Hareket edemiyordu. Gözleri kocaman açılmış, öylece duruyordu.

Çam yarması gibi yere devriliverdi. Üşüyordu. Dili dolanmış olmalıydı. Sesi çıkmıyordu.

Eşi geldi, elini uzattı.

- Hadi kalk, tut elimden. Kuzineyi yaktım. Evimiz sıcacık. Sevdiğin kırmızı çinko çaydanlıklarda çay demledim. Tavşan kanı. Ha!, Hani gelince kestane pişirelim demiştin ya, hah onu da koydum, pişiyor, kalk.

Hasretle baktı hanımının gözlerine. Davrandı, olmadı. Göğsündeki sancı giderek artıyordu. Nur yüzlü anasının sesini duydu. Başını çevirdi, el ediyordu. Kararsız kaldı. Ne tarafa gideceğini bilemedi. Çok özlemişti karısını, yuvasını. Ama annesinin hasretliği de büyüktü. Karar vermek ne zordu.

Derken su sesi geldi. Döndü şırıl şırıl dere akıyordu. Çok susamıştı. Avucuyla sudan alıp ağzına götürdü; 
"Aman Allah'ım, o da ne. O tat, o lezzet. Hem suya kanıyorsun, hem doyuyorsun. Şerbet mi, bal mı? Hiç bilmediği bir tat. Tekrar içti, kanmadı.  Bir daha içti, içti"

- Komutanım, komutanım. Aç gözlerini! Hayır, hayır, hayır olmaz. Göğsünden vurulmuş. Göğsündeki mendil kan olmuş. Hadi tutun, komutanım bende kal!

Bembeyazdı doğa. Kar sabaha karşı bastırmıştı. Hain terör örgütü de fırsat bilip sızmıştı karakola. Salim darlanmış, hava almak için çıkmıştı kapının önüne. Biraz nefeslenip sabah namazını kılacaktı. Hainler burnunun dibinde bitivermişti. İyice yaklaşan hain, Salim davranamadan, yakın mesafeden sıkmıştı göğsüne.

Güç bela elini beline attı. Silahını, namlusunu askerlerine çeviren teröristin alnına nişan alıp çekti tetiği. Düştüğünü görmesini istememiş olmalıydı. Bir müddet direndi ama..

Köksüz çam gibi devrilmişti karların üzerine. Gafil avlansa da, bir askerin daha vurulmasına izin vermemişti çok şükür. İçindeki ukteler, evlat ve eşinin hasretiyle yumarken gözlerini, hayalleriyle avunuyordu belliki. Anı olarak yüzündeki tebessüm kaldı geride kalanlara. Askerlerin; "Komutanım" feryatlarını duymuyordu artık.

Yıkık dökük evine, lüks askeri araçlar yaklaştı. İçinden rütbeli askerler, apoletli komutanlar indi. Hepsinin yüzünde hüzün vardı. Şehit haberi bağıra bağıra geliyordu.

Yüreği ağzında her gün yolunu beklediği eşinin yerine, onun komutanlarını gördü Nazan.

- Salim! Hani, hafta sonu gelecektin? Kestane getirecektin? Kuzinede çay pişirip kestane yiyecektik! Şimdi, evlatlarına ne diyeceğim? Nasıl anlatacağım? Babanız bir daha gelmeyecek nasıl derim, Salim?!

Daha fazla dayanamayan Nazan, olduğu yere düşüp bayıldı.

Şehit Salim'in ardından yetimlerine;
"Anacığına kavuştu. Öksüz büyüdü. Evlatları da öksüz büyüyecek. Allah, geride kalanlara sabır ve metanet versin." sözleri miras olarak kaldı.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi