RÜZGÂRIN ÖRTTÜĞÜ İZLER
Gümüş taslar içinde sunulan bir iksirdi yaşam.
Gün batımı hüzne boyuyor her akşam,
karanlıklardan beyazlar içinde kopup gelen.
Yaşandıkça alnın ortasında belirdi çizgisi.
Bir hoş seda idi, mavi göğe ulaştı ezgisi.
Sezgisini güçlü gören aldı kalemi eline,
Gönlün bam telinden dökülen nağmeleri
Düşürdü diline.
Kalem bir araçtı, yaşamak bir amaç.
Bazen bir yamaç paraşütü oldu,
Süzüldü dağlardan, bazen de
Yeşile bürüdü kendini,
Selam yolladı bağlardan.
Küçük bir can işte!
Yazmak istiyor o da yaşam felsefesini,
Cümlelerde yapmak istiyor ruhunun selfisini.
Belirliyor kendince konumunu, adresini.
Çığlık çığlığa sirenler arasında
Bekliyor son trenin gelmesini.
Götürecek tren bilmiyor ki hangi garda.
Sen, çıkınını iyi sar da ardında kalmasın
Dökülen kirlerin yollarda.
Temizlemeye bak kendini, ruhunu,
El değmemiş duygu pınarlarında.
Uzaktan uzağa geliyor kulağa armonikanın sesi,
Öyle gizemli bir tını ki tören, son yolculuğun
Kulakta duyulan esamesi.
Yağmur damlaları yağıyor demet demet.
Her damlada yaşamın nüvesi
Süzülüyor gülün dikenli dalından,
O da bir yol hikâyesi.
Aldığım her nefes nefsimi tazeliyor,
Yaşama sevinci bazen hüzne dönüşüyor.
Yağmur olup yağasım var gözlerden.
Sıra sıra olmuş gidiyor bu yolda kervanlar,
Rüzgârın örttüğü izlerden.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz