ÖZLEMEK
Sadece sarılmayı,
öpüşmeyi sevişmeyi mi özler insan?
Bu gün neler yaptın,
günün nasıl geçti diye sormayı özler.
Sorulmayı özler.
Hatta öyle an gelir ki...
Sorularla boğulup yorulmayı özler.
Akşama ne yemek yaptın?
İçine gene havuç mu kattın?
Gecikmişsin bugün,
sanırım ikindi sonrası biraz yattın, demeyi özler.
Öyle anlar gelir ki,
burun kıvırarak yediği yemeği özler.
Aranmak ister insan.
İşten geç mi çıkacaksın? denilmeyi özler.
Hatta öyle anlar gelir ki,
Kıran kırana tartışmayı
Haksız olmayı
Haklısın deyip yenilmeyi özler...
Aklına bile gelmez bazen
Yanıma uzan, başını omuzuma koy halleri.
Aşar çok özleyince insan
Öyle sıradan klasik hayalleri.
Yanında kitap okumasını,
Altını çizdiği yerleri özetlemesini özler. Okuma gözlüğünün üstünden çaktırmadan gözetlemesini özler.
Velhasıl, özler insan.
En çok da sabah uyanınca.
En çok da böyle günlerin bir avuç olduğu vakit,
ikindi sonrası hava kararınca...
Ve özlem,
sızı olur, sancı olur.
Diş ağrısı gibi uyutmaz gece boyunca.