ANI
Giriş Tarihi : 26-01-2025 10:49   Güncelleme : 26-01-2025 14:12

Öğretmen Eğitiminin Önemi / Servet Akkoyun

Servet Akkoyun, ÖĞRETMEN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Öğretmen Eğitiminin Önemi / Servet Akkoyun

ÖĞRETMEN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Daha yedi yaşlarında babamın çiftliğinde traktörle çift sürüyordum.

Traktör makine ve ekipmanlarına merakım daha o yaşlarda başlamıştı.

Öğretmen okuluyla birlikte Çınarlı Meslek Lisesi’nin Radyo-Elektronik Bölümü’nün gece eğitimini bitirdim.

Öğretmen okulunda öğrenciyken, müdürümüz Tevfik Elmas'ın teşvikiyle tarihte ilk defa Radyo-Elektronik Kolu’nu kurdum.

19 yaşımda bir dağ köyüne tayin olduğumda, bilgilerimi hayata geçirmeye can atıyordum.

O yıllarda Grundig marka transistörlü radyolar dokuz yüz, öğretmen maaşı da dört yüz elli liraydı. Yani bir transistörlü radyo iki öğretmen maaşına, bugünkü değeriyle altı bin liraya satılıyor, milletimiz düpedüz soyuluyordu.

İzmir Çankaya Caddesi’nde elektronik hurdacıları vardı.

Atılmış radyo kondansatörleri radyonun kalbidir, gerisi kolay! Hurdacıdan aldığım parçalarla bir radyo otuz liraya mal oluyordu.

Öğretmenlik yaptığım dağ köyünün, elinden marangozluk da gelen muhtarı İrfan, muhtarlık binasında bana yer verip, bir de çalışma masası yaptı.

İşe  koyulup radyo elemanlarını monte ettim.

En sona hoparlörü kalınca, muhtara:  “Tut şu kablonun ucunu, hoparlörün dibine değdir” dedim.

Değdirdiği gibi oyun havaları patladı! Ankara Radyosu çalıyordu!

Muhtar radyoyu kapıp sevinçle dışarı fırladı “Öğretmenimiz radyoyu icat ettiii!” diye bağırarak köy meydanındaki kahveye koştu.

Köylü merakla kahveye doluştu.

“Üleen dokuz yüz gaymelik iş bu muymuş?” diyorlardı.

Onlar; “Öğretmenimiz radyo icat etti “ dedikçe, Ben 
“değil; başkası icat etti, ben imal ettim.” diye uyarsam da, onlar inatla;  “Sen icat ettin” diyorlardı.

Önce muhtara, sonra da köylülerime radyo yapmaya başladım.

Muhtar radyolara  kutu yapıyor, hoparlör çıkışının deliklerini açıyordu. Kutunun yan tarafındaki kondansatör düğmesinden arama yapılıyor, skala olmasa da istasyonlar pekala bulunuyordu.

Kimseden para da almıyordum ama onlar da çeşit ikramlarla memnuniyetleri gösteriyordu.

Radyoya kavuşmaktan herkes çok mutluydu.

Bir gün, bizim Uzun Memet radyosunu ağaca asmış tarlada çalışırken, devriyeye çıkan jandarma başçavuşu görüp yakalamasın mı;
- Nedir ülen bu?
- Radyo başefendi.
- Böyle radyo mu olu?

Editör: Deniz İmre

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi