NASIL GEÇTİ?
Bir iki üç derken
Beş ayı geçti yaşadığımız deprem..
Herkesin mutlaka bir yakını olmasa bile
bir arkadaşını eşini dostunu depremde kaybetti.
Bu süreçte o kadar zor zamanlar geçirdik ki bunu yaşamayan bilemez.
Kimi dostlarımız uzaktan izledi ,
Kimisi karşıda, kimisi ise hep yanımızda oldu.
Hiç tanımadığım insanlar ellerinden ne geliyorsa
Yapmak istedi ve de yaptı.
Bazıları yürekten sardı kanayan yaralarımızı,
Bazıları ise bizi çok yaraladı...
Kimisi maddi destek olmak istedi,
Kimisi ise maneviyatını sonuna kadar hissettirdi.
Kimisi bizim yıkıldığımıza çokca gülüp,
yüzümüze karşı çok acıdığını söyledi...
Kimisi ise bize çok güçlü olduğumuzu ve bu acı karşısındaki sabrımızı takdir etti..
Çok üzüldük,
Çok üşüdük,
Çokça öldük..
Artık ayağa kalkıp gün doğumlarına karşı yürüme vakti geldi.
Göğüsümüze saplanan hüzünleri mahşere bırakma vakti geldi .
Bizimle yaşayan vücudumuzdaki bir organ artık bu acı.
Sabah kalkıp akşam da uyuyor,
Arada yiyip içmiyor, uyumuyor, ama dua edip sabır diliyor.
Allah’ın alın yazısı bu vakitsiz gelen ölümler.
Kulun yaptığı ise ağır bir vebal...
Ölümün sınavı yok ki kazanasın,
ders değil ki çalışasın,
O yüzden hep sınıfta kalırsın.
Ölmekte bir rızık aslında ,
ölüme sabır göstermek de bir rızık.
O yüzden
Rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem...