ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 07-06-2025 18:03   Güncelleme : 08-06-2025 03:32

Leyla ile Mecnun: Aşkın Şiirlere Kazındığı Hikâye / Halil Kumcu

Yazan: Halil Kumcu -LEYLA İLE MECNUN: AŞKIN ŞİİRLERE KAZINDIĞI HİKÂYE

Leyla ile Mecnun: Aşkın Şiirlere Kazındığı Hikâye / Halil Kumcu

LEYLA İLE MECNUN: AŞKIN ŞİİRLERE KAZINDIĞI HİKÂYE

İstanbul’un tarihi dokusunu hâlâ koruyan bir mahallesinde başladı her şey. Cumbalı evlerin arasından uzanan dar sokaklar, çocukluklarını neşeyle doldurmuştu Leyla ve Ali’nin. Bazen ip atladıkları taş sokaklar, bazen kurulan bir salıncak onların dünyasıydı. Ama bilmedikleri bir şey vardı: Kalpleri çok erken bir sevdayla mühürlenmişti.

Leyla’nın babası, bir edebiyat öğretmeni olarak mahallede tüm çocuklara kitaplar ve şiirlerle zengin bir dünya sunarken Ali ise babasının küçük bakkalında hayatı öğreniyordu. İkisinin de yolu her zaman birbirine çıkar, gölgeleri bile yan yana uzanırdı.

Bir gün Ali, Leyla’ya gizlice yazdığı ilk şiiri Leyla’nın eline tutuşturdu. Sadece birkaç mısraydı ama her kelimesi kalbinin derinlerinden fışkırıyordu:

“Küçük bir sokakta büyüyen sevdamız,
Dile dökülemeyen bir dua gibi,
Şimdi yıldızların altında yankılanır.
Ben seni, yokluğun içinde var ettim Leyla.”

Leyla şiiri okuduğunda, içinde karşı koyamadığı bir kıpırtı hissetti. Ama bu kıpırtının zamanla fırtınaya dönüşeceğini henüz bilmiyordu.

Ayrılığın İlk Tohumları
Lise yılları, Ali’nin Leyla’ya olan sevgisini içinden taşırmaya başladığı zamanlardı. Göz göze geldikleri her an, Ali’nin kalemi daha da coşar, defterlerinin her sayfasına Leyla’nın adını işlerdi. Ancak kader, onlara yeni yollar hazırlıyordu.

Leyla, üniversite sınavında Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandığında ailesi sevinç gözyaşları döktü. Ancak o an Ali’nin dünyasına derin bir sessizlik çökmüştü. Sadece kendi kendine mırıldanabildi:

“Giden bir geminin ardından,
Dalgalara baktım sadece.
Bilirsin, vedalar kelimelerle büyümez Leyla.
Sessizlik anlatır asıl hikâyeyi.”

Leyla İstanbul’un büyülü üniversite dünyasına daldığında, Ali mahallesine tutunmuştu. Babasının eski bakkalını modern bir kafeye dönüştürerek hayallerine yeni bir şekil verdi. Ancak kafenin duvarlarına astığı şiirler, onun içindeki Leyla’yı bir an bile unutmadığının sessiz bir çığlığıydı:

“Bir sokakta adım adım yürüyen sevda
İnsan ne kadar uzağa gitse, o kadar yakın olurmuş…

Bilmiyorum kaç şiir yazmam gerek sana,
Ama tüm mısralarım mahallenin taşlarında geziniyor, Leyla.”

Kaderin Ellerinde Bir Karar
Zaman ilerledikçe Leyla, kendi içinde derin bir ikilem yaşamaya başlamıştı. Ailesi, Leyla’yı Kerem adında başarılı bir bankacıyla tanıştırmıştı. Kerem, şehir yaşamının modern yüzünü temsil ediyordu. Ancak Leyla’nın ruhundaki boşluğu dolduracak bir yanı yoktu. Ali’nin sözcüklerinde hissettiği sıcaklık, Kerem’in cümlelerinde bulunamıyordu. Bu eksiklik Leyla’nın içinde büyüdü, sonunda dayanılmaz bir hal aldı.

Ali, Leyla’nın Kerem’le nişanlandığını duyduğunda kafenin ışıklarını kapattı. O gece kaleme aldığı şiir, onun sessiz ağıtı oldu:

“Bir duvak iner sessizce,
Aşkın üzerine karanlık düşerken.
Gülüşlerin cenneti unutulmuş,
Ve bir yabancı dokunuyor tenine Leyla…”

Ali, duygularını paylaşmaktan vazgeçmedi. Şiirlerini sosyal medyada yayınlamaya başladı. Şiirler milyonlara ulaştı; insanlar onun yürekten gelen kelimelerine hayranlıkla bakıyordu. Ancak onun için bir kişinin beğenisi önemliydi: Leyla’nın…

Bir Mesaj Bir Karşılaşma
Ali bir sabah kafenin camına şu notu yazdı:

“Aşk, bazen sadece bir kahve kokusuyla başlar.
Ama ancak sevdanın ateşiyle demlenir.”

Bu mesaj Leyla’nın dikkatini çekti. Camdaki yazıyı bir arkadaşından duyunca mahallesine gitme kararı aldı. Yıllar sonra ilk kez Ali’nin kafenin kapısından içeri adım attı. O an, birbirlerine nasıl sıkıca bağlı olduklarını tekrar hatırladılar. Ali, Leyla’ya içten gelen şu sözlerle seslendi:

“Şimdi sözcükler kifayetsiz
Ve biz yıldızların altında değiliz belki.
Ama bakışların, bana bir şiirden fazlasını veriyor Leyla.”

Leyla gözyaşlarını tutamadı. Yıllardır susturduğu sevgisini daha fazla saklayamadı ve Ali’ye, “Senin şiirlerin beni bana hatırlattı.” dedi.

Yeni Bir Hayatın Temeli
Leyla, kısa süre sonra Kerem’le olan nişanını tamamen bitirdi. Ali’yle birlikte mahallesinde hayata dair yeni hayaller kurmaya başladı. Kafeleri, şehrin edebiyatseverlerinin uğrak yeri oldu. Genç yazarlar, şairler ve müzisyenler burada kendi hikâyelerini paylaşırken Ali’nin Leyla’ya yazdığı son şiir kafenin girişini süsledi:

“Yüreğimden geçen onca fırtına,
Bu sokakta dinecek.
Öyle bir aşk ki yazılan,
Zamana ve mekâna karşı gelecek Leyla…”

Leyla ve Ali’nin aşkı, insanların hâlâ şiire, sanata ve en önemlisi saf aşka inanmasını sağladı. Onların hikâyesi, dilden dile dolaşan bir efsane hâline geldi.

***

TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE  KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz

Editör: Deniz İmre

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi