KIRIK KALEM
Gene saldın sanırım saçlarını.
Buralar buram buram sen kokuyor...
Parmaklarına dolayıp durduğunda saçlarının uçlarını.
Şimdi sen uyur uyanık halde
gözlerinden belli
Gece sen de geç uyudun herhalde
Baksana yorgun ve bitkinsin
Açamıyorsun bile avuçlarını
Ben mi...
Beni hiç sorma
Parmaklarıma tütün,
Üstüme anason kokusu sinmiş.
Dönüp baktım bir düne
Bir bugüne
Ne yaralarım kapanmış
Ne acılarım dinmiş.
Haybeye kaç papel saydık akşam akşam yok yanımızdan
Demek ki içmek de çare değilmiş.
Neyse sen bana bakma biraz daha uyu
Ya da çayını koy
Ekmekler gevrerken çay demini alır.
Hem bugün ekmek almaya çıkma hava serin
Dünden kalanları gevret
Yazıktır kaldı mı kalır.
Şimdi yanında olmak vardı…
Bu aralar iştahım hepten kapalı.
Ben de yerdim biraz seni görerek.
İnan şimdi kuru ekmek
Börek olurdu yanında börek.
Biraz şu meret kapatıyor iştahımı
Biraz da üşütmüşüm sanırım.
Şiiişt bir doktora git deme sakın
Kalkar istirahat verir
İşimden gücümden kalırım.
Tamam söz merak etme…
İş çıkışı Tahir Bakkal'dan elibaşında alırım.
Hatta kahvaltı sonrası kahve yap
Kocaman fincana.
Benim yerime de iç.
O bülbül yuvası kadar fincanlarda içince,
Kesmiyor beni hiç.
Yok yanında lokumun çikolatanın da lüzumu
Zaten şimdi ki lokumlar da lokum mu.
Ne o öyle minnak minnak
Sanki kuş üzümü.
Neyse...
Beraber yemesek içmesek de
Senli anları düşlemek bile güldürdü sabah sabah yüzümü.
Editör: Nezihat Keret