ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 14-10-2022 19:59

Hayal Ettiği Gibi Olmasa da...

Yazan: Fatma Karataş -HAYAL ETTİĞİ GİBİ OLMASA DA...

Hayal Ettiği Gibi Olmasa da...

HAYAL ETTİĞİ GİBİ OLMASA DA... 

Eski dünya anlayışında inancı en çok mitler etkilemiş. İnsanoğlu bir inanışa inanma gayesiyle meraklı hallerle insan gücünü aşan her şeye tapar olağanüstü tanımlarla adlandırırlarmış onları. Miti yaşayan ve yaşatan herkes kutsal sayılırmış. Tabi miti yaşamak dini tecrübe gerektiriyormuş. Bu tecrübeden kasıt günlük hayatta ki alelade tecrübeden farklı. Tecrübenin dini oluşundan maksat olayları olağanüstü varlıkların yaşadığı zamanlarda ki gibi canlandırmaktır. Miti yaşayan, bu dünyayla bağlantısını keser, olağanüstü varlıkların bulunduğu aleme geçer…

Mira elinde ki kitabı büyük bir heyecanla bıraktı. Bir iş görüşmesi için gittiği Ankara da ilginç insanlarla karşılaştığından beri benliği merak ve o merakı yatıştırmak için geniş bir araştırmayla kapılmıştı. Kalmakta olduğu otele yakın bir yerde ilginç diye tanımladığı insanları ve merakını cezbeden şeyleri yakından görmek için can atıyordu adeta. 

Duyduğuna göre ilginç bulduğu adamlar miti yaşayan Nakki Şamanlarıymış. Ta eski zamanlardan beri var olan bu inanış atalarından onlara emanet edilmiş. Miti yaşamak ve yaşatmak gayesine tutulmuşlar. Bu durumu ziyadesiyle ilginç bulan Mira, Ankara’ya neden geldiğini tamamen aklından çıkarmış vaziyetteydi. Sabahın ona çabuk gelebilmesi için normalden de erken uyumuştu Mira. 

Sabahın gelmesi Mira’ya göre gecikmişti. Heyecanlı olsa gerek. Sabahın ilk ışığıyla hızla yataktan kalkıp hazırlandı ve kahvaltıya indi. Mira’nın bu merakı mesleğinden ötürü  olmalıydı. Uzun zamandır gazetelerde, haber ajanslarında Mira’ya göre  böylesine ilginç bir konu işlenmemişti. Mesleğini etkileyeceğini düşündüğü bu inancı görüp belgelemek için can atıyordu. 

Üzerine ince bir hırka alarak otelden çıktı. Ankara’nın dillerde düşmeyen ayazı Mira’nın bedenini okşarken Mira üşümüşe benzemiyordu. Görünüşte  normal, klasik bir kafeteryaya benzeyen yerin önünde Mira birkaç dakika bekledi. İçeri girince ne diyeceğini, neyle karşılaşacağını bilmediği için kullanacağı cümlelerini kısa bir hesapla tarttı. Tüm bunlardan sonra derin bir nefes alıp cesaretini toplayarak içeri doğru adım attı. Giriş kapısının üzerinde büyük harflerle uyarı yazısı vardı.

Mira yazıyı okuduğunda hem çok şaşırmış hem de üzülmüştü.  Uyarıya göre mitin yapılacağı sırada kadınları ve çocukları içeri almıyorlarmış. Mira bu tutumun cinsiyetçiliğe bağlayarak bu sefer de sinirlenmişti. Fakat bunun nedenini de merak etmişti. Telefonundan hızla google’ye girip bu konuyu araştırdı. Yalnızca eskiden beri var olan bir adet’e ait olduğunu bulabilmişti. 

Mira kariyerinde iyi bir noktaya gelmek itiyorsa eğer bir şekilde içeri girmeliydi. Mira oradan biraz uzaklaşarak düşünmeye başladı. O sırda sokaklar doluşmaya başlamıştı bile. Biri Mira’ya yaklaşarak elinde ki broşürü Mira’ya uzattı. Mira teşekkür ederek kibarca almayacağını belirtirken çocuk ısrar edince, çocuğu başında savmak için broşürü aldı.

Biraz uzaklaştıktan sonra broşürü tam çöpe atacakken Mira’nın gözüne bir resim çarptı. Kadın yeni moda erkek kıyafetlerini giymişti. 
“Tabi ya erkek kılığına girebilirim. Hem fiziğim de buna müsait” diyerek sokak ortasında sevinç naraları attı. Önüne çıkan ilk kişiye yakın bir mağazayı sorarak verilen tarife göre koşar adımlarla mağazaya gitti. Erkek reyonundan kendisine uygun kıyafetler alıp giydi. Ardından peruk alarak zaten kısa olan saçlarını gizledi. Kendisine aynadan baktığında tam bir erkeğe benzemiş olduğunu gördü. O sevinçle mağazadan çıkıp Nakki Şamanlarına doğru yine koşar adımlarla gitti. Bu sefer tüm cesaretini toplamış şekilde kapıyı tıkladı Mira. 

Kapıyı cübbeli bir adam açmıştı. Adam , Mira’ya ne var dercesine bakınca Mira tüm bunları hesaplayarak geldiği için hemen sesini kalınlaştırarak bir açıklamada bulundu.
“Bugün ölü kaldıracakmışsınız yardıma ihtiyacınız olur diye Mitten biri beni gönderdi” deyince adamın kaşları hayretle havaya kalktı.
“Böyle bir şey mümkün değ-“  Mira adamın cümlesini tamamlamasına müsaade etmeyerek hemen araya girdi.
“Olur mu efendim yalan söyleyecek halim yok ya. Hem akıl var mantık var sizden biri söylemese bugün ölü kaldıracağınızı nerden bileceğim?” deyince adam ikna oldu gibi. Aslında Mira bu konuda yalan söylemiyordu. Otelde mitler de konaklıyordu. Akşam odasına giderken onlar  konuşurken duymuştu tabi şuan işine yarayacağını bilmiyordu. Adam geriye çekilerek Mira’nın içeri girmesine tuhaf bakışlarla müsaade etmişti. Adam Mirada değişik bir şeyler seziyordu fakat bir türlü ne olduğunu adlandıramıyordu. 

Mira içeri  girer girmez karşılaştığı manzaraya hayretle bakıyordu. Bir ölü vardı taşın üzerine koymuşlardı. Nakki Şamanları etrafını sarmıştı. Mira fark ettirmeden gizlice bu görüntünün resmini çekti.

Adam Mira’yı diğer adamların yanına itekleyince kendisi de onun yanına geldi. Ardından Nakki Şamanlar şarkı söylemeye başlayınca Mira onların ne yaptığını anlamasa da gizlice seslerini kayıta almıştı. Söyledikleri şarkı şu şekildeydi:
“ Şimdi ölümün yanında bu acıyı yeniden duyacağız.
Yeniden dans edip şeytanı kovacağız.
Dans ederken bu konuda konuşmayın.
Dansın menşeini bilmeden dans etmeyin” 

Hepsi bu şarkıyı söylerken kendinden geçmiş gibilerdi. Bu durum biraz uzun sürdüğünden Mira yanındakini dürtme gereği buldu. Fakat adam cevap vermemekle kalmayıp Mira’yı duymuyor gibiydi.

Mira bu durumu fırsat bilerek yavaşça geriye gidip onların arkadan resimlerini çekti. Sonrasında ise oraya geri dönmek yerine etrafı kolacan etti. Çok ilginç bir yerdi. Her yerin, her yazının resmini çekti. Gazete haberi için gerekli olan tüm bilgileri ziyadesiyle almıştı. 

Mira adamların yanına gidip gideceğini haber verecekti fakat adamlar kendilerinden o kadar çok geçmişlerdi ki Mirayı duymuyorlardı. Mira bir şey demeden sevinçle oradan  uzaklaştı. Ankara da ki iş görüşmesini iptal ederek ilk uçakla İstanbul’a gitti. Hemen haber konusu üzerinde çalışıp, düzenli bir şekilde dosya haline koyarak ajansla iletişime geçti.

Hayal ettiği gibi olmasa da bu konu ajansın ziyadesiyle hoşuna gitmiş, ödül olarak da Mira’ya yalnızca ikramiye vermişlerdi.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi