ANI
Giriş Tarihi : 30-01-2024 22:11   Güncelleme : 11-02-2024 01:11

Gelip Geçen Zaman / Mine Borazan

Yazan: Mine Borazan -GELİP GEÇEN ZAMAN

Gelip Geçen Zaman / Mine Borazan

GELİP GEÇEN ZAMAN

Ah bir dili olsaydı renklerin. Soğuk duvarlar anlatsaydı, kuruyan ağaç dalları arasında geçen hikâyemi...
Şehrin bir köşesinde dışı harabeye dönmüş, sıvası dökülmüş boyasız bir ev...
İçinde yaşam belirtisi olmayan bir harabe.
Seyrederken çocukluğumun geçtiği evi içim acıdı...

Oysa o camın önünde yemyeşil ağcın altında gün boyu ne çok oturmuştuk. 
Çayımızı içerken keyifli sohbetler ederken zamanın nasıl geçtiğinin hiç farkında olmadan...

Ne çok çekirdek çitledik komşularla.
Ruhumuzun rengine boyamıştık evin dışını, camda annemin sardunyaları...
İnsanın evi cennet bahçesiymiş. 
Fark eder mi kaç oda kaç salon olduğu?
Küçücük de olsa bizim sarayımızdı...
Çocukluğumun, acı tatlı anılarımın en canlı şahidiydi şu dört duvarlar...
Gün gele şen kahkahaların, gün gele can acıtan gözyaşlarımın tanığıydı...

Daracık sokakları iç içe evleriyle, renk cümbüşleriyle döşenmiş gecekondu mahallesi...

Kavganın, gürültünün, cümbüşün hiç eksik olmadığı…
Ama yine de birbirine gülümseyen insanların olduğu samimiyet kokulu bir mahalleydi.

Zaman öyle bir geçiyor ki önüne gelen her şeyi süpürüyor.
Hiçbir şey eskisi gibi kalmıyor...
Ne yaşadığın o mahalle yerinde, ne de yaşanmışlıkların...
Çocukluğunun en canlı şahidi, yıllarını geçirdiğin “yuva” bildiğin yer bile harabe halinde.
Şöyle bir girdim içeri;
Tuğlaları kırılmış, sıvaları dökülmüş…
Ah şu köşede sedirde yatağım vardı. Şurada kuzine sobası, biraz ileride tahta terek, üç beş tabak, birkaç tencere...
Annemin tarhanası kokuyor kuzinenin üstünde...

Bir kilimin üzerine sererdik örtüyü, yer sofrasını kurardık. Bir tas çorba, kuru soğan ne kadar huzurla yerdik...
Ve tabii ki duvarda asılı gaz lambamız. Yedek gazın varsa şanslısın, bitti mi karanlıktasın.

Şimdi büyüdüm, yıllar girdi araya. Zaman da değişti, mekân da...
Yer sofrasının yerini masalar, kuzinenin yerini doğalgaz aldı. Gaz lambası artık aksesuar olarak bir köşede...
Ama değişmeyen tek şey, huzurla yediğimiz o tarhana çorbası. Hâlâ yanına gittiğimizde yapar anacığım.

Gün geliyor yaşadığın her şey anılar dağarcığında yer alıyor...

Hüzünle hatırladığın o huzur yuvan her ne kadar zamanın azizliğine uğrasa da...
Her ânı sana ait olan bir yaşanmışlığın izleri onlar...
Derin bir iç çekerek izledim. 
Önünde oturduğum pencerenin altında bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti çocukluğum...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi