ELLERİN
Ellerinin, ellerinin ardından
Korku dolu iki göz gibi bakakaldı ellerim.
Ellerimiz ayrıldılar.
Yolumu gözleyen bir dağ yalnızlığıydı.
Kar yanığı ellerimle ağladım.
Yüreğim sesine asılı kaldı.
Bana ellerinin hoşça kal yarası kaldı.
Ellerin, ellerimin kusursuz çaresizliği
İmkansız sebebi ağlayışlarımın...
İçimde yanıp tutuşan kelimeler gibi
Tutulup öpülmek ister.
Bir söylenmemiş bir saklı kalmış
Ne bıraktıysan geride, ellerin için
Zaman burgusu deşerek çıkarıyor
İçimden kanatarak.
Senin kıvılcımlar, heyecanlar yaratan
İçten ve diri dokunuşların kime can vermekte;
Şimdi kim öpüp ovuşturmakta
Benden esirgediğin ellerini...
Bana ellerinin sıcaklığını özlemek kaldı.
Küçücüktü, beyazdı, billurdan yapılmıştı;
İki çiy tanesinin elleriydi, ellerin.
Şafaktan önce gizlice gelip
Yaprağına kondukları zambak,
Issız dibinde mi açmıştı
Yıkık bir bahçe duvarının, unuttum.
Ellerim orada kaldı.
Kıvrımlarını unuttum dudaklarının.
Gülümsemelerinin doğduğu yeri unuttum.
Dilinin balına belenmiş kelimelerle konuşan
Sesini, gözlerini unuttum.
Gecelerimin aysız yakasında kaldı
Yüzün ve şehir.
Bir tek ellerini unutmadım.
Ellerin, bir dokunuş kadar kısa,
Ayrılık kadar uzun mevsimi ellerimin...
Bir yerlerde olur da rastlarsak birbirimize,
Ellerine, ayazların çiçeğe durmuş
Dallara yaptığını yapacağımdan
Korkuyorum.