RÖPORTAJ
Giriş Tarihi : 12-03-2023 23:55

Ebru Boranlıoğlu Tekin: Bir Nakış Gibi Günden Güne İşledim Kitabımı

Truva Yayınları'ndan yeni kitabı çıkan Ebru Boranlıoğlu Tekin ile Truva Edebiyat Dergisi olarak röportaj yaptık.

Ebru Boranlıoğlu Tekin: Bir Nakış Gibi Günden Güne İşledim Kitabımı

"BİR NAKIŞ GİBİ GÜNDEN GÜNE İŞLEDİM KİTABIMI"

Bu güzel Truva ailesi içinde olmak ve her gün bambaşka insanlarla tanışmak, yepyeni renkler keşfetmek, farklı yaşamların izdüşümleriyle karşılaşmak mümkün...

Bunlardan biri de şu sıralar hayallerine dokunmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşayan, kelimelerle dansını yazdığı romanıyla Ebru Boranlıoğlu Tekin...

Ebru Boranlıoğlu Tekin, çok kısa bir süre önce ilk kitabı "Her Nefes Bir Umut'u" Truva Yayınları markasıyla okurla buluşturdu.    
Onunla, uzun soluklu sevdasını; yazma aşkını konuştuk.  

- Önce sizi biraz tanıyalım. 

- Ben doğma büyüme Ankaralıyım. Çok küçük yaşlardan beri hep yazmaya ilgim vardı. Daha ortaokul öğrencisiyken arkadaşlarımla dergi içerikleri hazırlar, fotokopi çektirip herkese dağıtırdım. Sayfalarca şiirler, kısa hikayeler yazardım. Şanslıyım ki, bu sevdamı hayata geçirebilmeme zemin hazırlayacak bir okulu; Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nü kazandım ve bitirdim.

Okuldan mezun olmamın ardından uzun yıllar dergi editörlüğü, haber spikerliği ve program sunuculuğu deneyimlerim oldu.

En son bir bakanlığın Basın Müşavirliği biriminde çalıştım ve ikinci oğlumun dünyaya gelmesinin ardından iş hayatından uzun süre uzak kaldım.

Hayatımdaki bütün bu süreçlerde hep aklımın ve kalbimin bir köşesinde yazmak vardı. Gördüklerimi, hissettiklerimi, gözlemlediklerimi kağıda dökmek. Söz uçar yazı kalır, benden bu hayata kalıcı bir iz bırakmak...

- Peki bu isteğinizi nasıl gerçekleştirdiniz, bu süreç nasıl gelişti?

- Hayat koşturmacası beni oradan oraya savururken bir gün kendime hayalimi hatırlattım. Bir çok yerde imzamı taşıyan yazılarım çıkmış, o hazzı tatmıştım. Ama tamamen kendime ait, imzamı taşıyan bir kitap, duygularımı kağıda döktüğüm bir içerik çok farklı olacaktı.

Pandeminin en sıkıntılı zamanlarında hem de iki erkek çocuğuyla okuldan uzak; evde vakit geçirmeye çalışırken daha fazla zaman kaybetmemem gerektiği gerçeğiyle karşı karşıya kaldım. Her akşam, işlerim bitip, çocuklarımı yatağa gönderdikten sonra sakin kafayla mutlaka en az bir saat yazıyordum. Çok teknik yazımlar değildi bunlar. Yazarlık atölyelerinde öğretilen, okulumda öğrendiğim tekniklerden oldukça uzak, doğaçlama bir şekilde ilerliyordum.

Mantık ve zaman hatası yapmamaya dikkat ediyordum, onun dışında tıkır tıkır ilerliyordu her şey. Olay örgüsü aşağı yukarı kafamdaydı, karakter özellikleri de... Bir nakış gibi günden güne işledim kitabımı.

- Ne kadar sürdü yazmak?

Geçirdiğim Bir Trafik Kazası Hayalimi Geciktirdi

- Yaklaşık 7 ay sürdü. Yazdığım süreçte geçirdiğim şanssız bir olay; bir trafik kazası hayalime ulaşma çabama kısa bir ara vermeme sebep oldu. 

Önemli bir ameliyat geçirdim ve ardından aylar boyu belimde çelik korse ve koltuk değnekleriyle yaşamıma devam etmek zorunda kaldım.

Hayatımda bir dönüm noktasıydı bu kaza. O dönemde engelli kalmak gibi bir riskim olduğu bile söylenmişti ama Allah'ın dualarımı kabul etmesi, sevdiklerimin desteği ve hiç bitmeyen çabamla tekrar ayaklarımın üzerinde durmaya başladım.

Aslında bu süreç hayatta boşa geçirilecek bir günümüzün bile olmayacağını daha sert bir şekilde anlattı bana. Hayata bakış açımı fazlasıyla etkiledi. Tabi hayalime daha da sıkı sıkıya sarıldım.

Kaza sonrasındaki birkaç haftalık aranın ardından aynı hızla yazmaya devam ettim ve dediğim gibi aylar içerisinde kitabımın yazımını bitirdim. 

- Kitabınızı bitirdiğinizde ilk olarak ne yaptınız?

- Ben kendimce yazıyor ve çok da keyif alıyordum. Ama dışarıdan bir gözün objektif bir biçimde okuması, değerlendirmesi ve eleştirmesine kesinlikle ihtiyaç vardı.

Şu anda yurtdışında yaşayan ve yayıncılıkla uğraşan, kardeşim gibi gördüğüm bir çocukluk arkadaşıma hemen gönderdim kitabımı. Kısa sürede okudu, düşüncelerini iletti. Ayrıca yine onun yönlendirdiği, editöryel anlamda birikimi yüksek bir diğer arkadaşımız teker teker notlar çıkararak öyle güzel düzeltmeler yaptı ve önerilerde bulundu ki. Onun önerilerinin ışığında, kitabımda bazı yerleri revize ettim ve çok daha içime sinen bir hale getirdim. Artık kitabım, değerli arkadaşlarımın da katkısıyla yayınevi aşamasına hazır durumdaydı. 

- Zannediyoruz kitabı okurla buluşturmak da oldukça meşakkatli bir süreç. Biraz bahsedebilir misiniz?

- Evet inanın ki, kitap hele ki bir roman yazmak çok kolay bir iş değil. Ama yayınlanma süreci de en az o kadar zor ve zaman zaman heves kırıcı. Beğenmeyenler oldu, benim şartlarını beğenmediklerim oldu, tamamen ticari yaklaştığına şahitlik ettiklerim oldu.

Sonunda yine bir arkadaşımın yönlendirmesiyle kurduğum bir bağlantı sonucu son kararımı verdim ve kitabımı okurla buluşturdum. 

- Hangi yayınevinden çıktı kitabınız?

- Yazara ve eserine saygı duyan Truva Yayınları'ndan çıktı.

- Kitabınızı ilk olarak elinize aldığınızda ne hissettiniz?

- Bu duyguyu tarif etmem çok zor. Şımarık bir gurur, inanamamazlık, garipseme; karmakarışık duygular. Ama şunu söyleyebilirim ki, hayallerime dokunmuş olmanın verdiği mutluluk gerçekten paha biçilemez.

Kitabımın adı gibi; yaşadığımız, nefes aldığımız sürece umut ve hayal etmek, bunlar için çaba göstermek zorundayız.

Bundan sonra umarım okurla güzel bir buluşma yaşarız, birbirimizi anlar, anlaşırız. Ve bu buluşmaların devamı gelir.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi