DÜŞER ELLERİMDEN KIRILIR ZAMAN
Kıyametler kopar ruh ülkelerinde
Gidenler dönmez olur seferlerinden
Renkler solup gider bahçedeki güllerden
Elini eteğini çeker üstümüzden zaman
Bebeğin kundağından kefen biçerler
Ya abıhayat ya zehir içerler
Kafile olur akrebin kıskacından geçerler
Güneş batar yıldızlar dökülür yorulur zaman
Kem söz ile incitme gönülleri
Karanlığa teslim olma yak kandilleri
At toprağa sen merhamet çıkaracak tohumları
Beklediğin baharları sana getirir zaman
Nefsin zindanında can çekişir insanlık her gece
Hala çözülemedi ilk insana sorulan bilmece
Ruh ölümsüz beden toprağa karışınca
Sura üfürülürken dirilir zaman
Son bir gün batımı son bir nefes
Son bir kalp atımı son bir telaş
Artık ne acı kaldı ne de gözde yaş
Düşer ellerimden kırılır zaman
Siyah saçlarıma benzeyen gece
Ne kalıba girer ne sığar söze
Yıllar yılı etrafımızda örümcek ağı örer
Hazandaki sarı yaprak gibi savrulur zaman
Kâh bir bahar olur ömürde
Kâh bir dağ başına yağan kar
Doğan bir çocuğun avazında
Çığlık çığlığa bağırır zaman
Ne görür insan onu ne tutulur elle
Ne de gölgelerde kaybolup gider
Ne güneş kalır gökte ne ağaç yerde
Dudaktaki son nefeste halı gibi önüne serilir zaman
Elmas kadar parlaktır cam da
Lezzet arama olmamış ham meyvede
Şöyle bir bak geriye son kez ederken elveda
Bir cümleme bakar tir tir titrer sarsılır zaman