DENEME
Giriş Tarihi : 13-08-2022 06:43   Güncelleme : 17-08-2022 00:37

Dün Geçti Yarın Var Mı?

Yazan: Işıl Işık - DÜN GEÇTİ YARIN VAR MI? 

Dün Geçti Yarın Var Mı?

DÜN GEÇTİ YARIN VAR MI? 

Oldum olası kahvaltı etmeyi sevemedim. Okul yıllarımda belki de vakit darlığı yüzünden alışamamış olabilirim. Bir elma bir sabah öğünü için yeter de artardı bile benim için. 

Bu sabah, annem:

"Kızarmış ekmeğin üzerine tereyağ ve bal sür. Bak köy peynirimiz, Gemlik zeytinimiz, haşlanmış yumurtamız var. Hepsi de ne lezizdir.”

Dediği andan itibaren tüm kelimelerin beynimde karşıtlarıyla birlikte dans ettiğini; hazmedemediğim ne çok sözcük, duygu ve karakterin, mantar zehirlenmesi gibi yüreğimi, ruhumu, beynimi ve hatta midemi bulandırdığını, kanattığını, kemirdiğini hissettim.

Cengiz Aytmatov diyor ki:

“Mide beyinden akıllıdır çünkü mide kusmayı bilir, beyin her pisliği yutar.”

 Beynin en kötü özelliği bu. Bir boşaltım sistemine haiz değil. Giren her fikir, iyi ya da kötü içeride kalır. Dışarı atamazsın. Görmezden gelir, daha az düşünürsün ama yok olmaz. Hatta yediğiniz yemekler bile hiç bir organınıza yaramaz. Hep reddeder. 

Ruhunuz kanserleşmiştir sanki. Hiç yakıştıramazsınız çok sevdiğinizden gelen zehirli orkide misali ağızdan çıkan acı sözleri. 
Sadece güzelliğine aldanırsınız. Düşünür taşınır bedeninizin neresinde öğüteceğinizi bilemezsiniz. 
Hele kalp, kapısını bile açmaz…

Sadece bir yumruk gibi, boğazınızdan geçmeyen kuru ekmek gibi kalır. Hatta her yutkunuşunuzda sanki göğsünüz yırtılır. Geçer, geçer de deler de geçer. 

Şimdi soruyorum kendime, “bu hazmedemediğim sözcükleri nereye koysam, ne etsem?” diye…
Bir şişeye yazıp, notla birlikte denize mi atsam? 
Dağın başına çıkıp avazım çıktığı kadar bağırsam mı?
Kuşlar şahit olsa tek….

Soğuk rüzgâr bağrıma esse, gözyaşlarım yağmura karışsa, kulaklarımı ellerimle kapatsam, hiç duymadım saysam, zaman dursa... 

Aşka en çok saygı yakışır. Yüce dağlara kar, toprağa yağmur, koyuna kuzu, dosta vefa, sılaya özlem, bayrağa sancak, açlığa ekmek, ocağa ateş, bacaya duman, göğe martı, omuza dost eli, kışa kar, toprağa çiçek...

Zaman geçerken, “kusura bakma, özür dilerim, affet, istemeden oldu, kahroldum inan” demek en büyük erdem. 
Haram geceler, gülüşü buruk dudaklar, çaresiz gönüller kalmasın.  
Sandıklara, dağlara, taşlara, denize, göğe sığdıramadığınız sözlerin acısıyla yetim bırakmayalım güzel kalpleri..

Sevgileri, özürleri, pişmanlıkları yarınlara bırakmayalım. 

Dün geçti, yarın var mı?
Gençliğine güvenme, ölen hep ihtiyar mı?...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi