DİKENİN BANA KALMIŞ
Bin yıllık özlemle,
Gelip durdum gönül kapına.
Yüreğimi koydum avuçlarına.
Değmese de ellerin ellerime,
Yüreğin yüreğime,
Gözlerin gözlerime değse yeterdi.
Olmadı, yâr!
Kokunu, rengini eller almış,
Dikenin bana kalmış,
Sapladıkça sapladın bağrıma.
Bir anlamı olmalıydı,
Yapayalnız gecelerde sana uzanan ellerimin,
Sessizce küsüp gidişlerimin,
Sustuklarımda gizliydi tüm serzenişlerim.
Duymadın, yâr!
Kayıp gittin yüreğimden.
Şöyle bir baktım da gözlerine,
Bizden bir şey kalmamış.
Sefanı eller sürmüş, bana cefası kalmış.
Cezalıymışım meğer her girdiğim gönülde,
Belli ki çilem henüz dolmamış.
Ah, yâr!
Dumanı yok diye yüreğim yanmaz mı sandın?
Saymadım kaç leylim gecedir hüzün indirmede gece,
Kaç gecedir uykum firari,
Kaç gecedir şafak bekler gözlerim
Ve bilmiyorum bugün yokluğunun kaçıncı ertesi.
Belli ki, bu aşkın kalmamış ötesi.
Ne bu hüzün gidici yüreğimden ne sen,
Ne gözüme geçiyor sözüm ne özüme,
Hepsi birden tabur tabur nöbette her gece.
Sanki yüreğimin hamalı bedenim.
Bu gece de yine ölesim tutmuş.
Kopacaksa kopsun artık kıyametim.
Can cekişiyor ruhum, taşımıyor dizlerim.
Ziyan olduk işte, öylesine.