DENEME
Giriş Tarihi : 23-08-2022 01:39

Derin Mevzu

Yazan: Betül Eren - DERİN MEVZU

Derin Mevzu

DERİN MEVZU

Hayat başlı başına derin bir mevzu. Dünyada yaşarken ne çok şeyle karşılaşıyoruz. Savaşlar, barışlar, mücadeleler, hastalık, sağlık, afet, kendiliğinden gelen mucizeler, sevgi, aşk ve dostluk hayatın bir parçası hepsi. Dün ve bugün hesaplaşması da hayatın içinde. Her ne olursa olsun yaşamak güzel şey. İnsanoğlunun telaşları bile başka oluyor kimi zaman. Bazen de hırslar içinde boğulmakla uğraşıyoruz; dünyanın gelip geçici olduğunu unutarak.

Bizden önce var olmuş bir dünya ve dünyanın düzenine karşı yine de mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Yaşamak ve iyi yaşamak istediğimizden sanırım isteklerimizin bir sınırı yok. Dur durak bilmeden ilerlemeye çalışırken karşılaştığımız engeller ve kolaylıklarla bir bütün olarak görmek gerekiyor hayatı.

Dünya var olduğu sürece insanların evrene göre basit kalan tasaları da devam edecek. Evrenin sırrı daha çözülememiş olsa da herkesin yaşadığı kendi gerçekliği bulunuyor, kendi evreninde. Bugünün tasasıyla yarınları inşa etmeye çalışıyoruz; yarının bir garantisi var gibi… Ama insanoğlu bu yarınını düşünmeden, planlamadan da olmaz.

Hayat derin mevzu. İnişleri ve çıkışlarıyla her zaman içinde kaybolabiliyoruz. Zamanımızı nasıl tükettiğimizi sorguluyoruz bir yerde. Sonra da ‘Nasıl geçti habersiz’ diye methiyeler diziyoruz. Zamanın nasıl geçtiği herkes için bir muamma. Bir de tabi kimsenin zamanı kimseye uymuyor. Dünyada bırakacağımız miraslarla o kadar meşgulüz ki; dünyanın zevkini sürmeye vaktimiz yok.

Dünyada yeterince kötülük varken bir de insanlarınkiyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Nereye baksanız zaten var kötülük. Dünyanın muhalefeti zaten bitmiyorken bir de insanların birbiriyle olan savaşı bitmiyor. Hayatı zehir etmeye bire bir tüm bunlar.

Bunların yanı sıra insanların egolarından adım atacak yer bulamıyoruz bir de. Kendini ilah olarak görenler bile var düşünün. Halbuki hepimiz aciziz bu evrende. Kimin kime ne üstünlüğü olabilir ki ya da insanlar nasıl öyle görebilir kendini? Paraya tapmıyorsanız eğer… Bunlar da önemsiz bir mesele olarak kalır kenarda.

Aslında evrene göre ne önemsiziz. Bir zerre bile değiliz belki de. Bir kara deliğe bakar egolarımızla birlikte uzayın derinliklerinde kaybolmamız. Felaket senaryosu yaratmak değil amaç sadece ve sadece bu kadar egoist olmaya gerek yok faniliğimiz karşısında.

Dünyada önemli olmak isteniyorsa dünyaya güzel şeyler bırakmak gerekli. Kendimizden bir iz olacak şeyler. Bir eser, bir icat, bir iyilik hatırımızın sayılmasına yeter. Gelecek nesilleri düşünerek yaşamalı dünyada. Ufak ayrıntılara takılmamak gerekli ve de. Şu kısacık ömrümüze anlam kazandırmaktan başka ne gayemiz olabilir ki? Biri iki, ikiyi beş yapma gayretimizi iyilikler ve güzellikler için kullanmak gerekli; çoğaltacaksak bunları çoğaltmalıyız. Yarışacak iyilikte yarışmalıyız. Aksi takdirde sadece gelmiş ve geçmiş olacağız.

Başka bir konu da dün taptığımızı bugün taşlıyor oluşumuz. Demek ki durumlar da doğru sandıklarımız da değişebiliyor. Biz de bu değişime ayak uyduruyoruz. Kulak vereceğimiz en önemli şey bilim ve ilim olmalı. Her tez bir öncekini çürütür bu hayatta. O zaman önceki varsayımlara çok da saplanmamak gerekir. Değişimin kendisini kabullenmeliyiz her şeyden önce. Değişim bir gelişme kaydediyorsa da kabullenmek gerekli. Tersine değişimler gelişmek de sayılmaz; bunu da bir yere not almak lazım.

Geçmişin izleri sadece önümüze çıkan yollarda bize seçim için fikir verir; aksi takdirde hiçbir önemi yok. Dünkü yol değişti çünkü ve bizi artık amacımıza taşımayacaksa vazgeçmek gerekir. Hiçbir şey ya da hiç kimse ezeli ve ebedi değildir bu dünyada. İnsan benliğini koruduğu sürece gelebilecek güzel gelişmeleri kabullenebilir.

Benliğimizi ortaya koymak ve korumak da ancak ve ancak değerlerimizi korumamızla mümkün olabilir. Tabi değerlerimizi korurken gelişimi de unutmamak gerekir. İnsanın değerleri ve düşünceleri en kıymetli madendir. O yüzden insanları da buna göre değerlendiririz zaten. Bir kıstastır bizim için bu.

Hayatta her fırsatı değerlendirmek gerekir. Çalışma fırsatı varken çalışmak, dinlenme fırsatı dinlenmek gibi. Bir daha ele geçiremeyeceğiniz fırsatları da unutmamak gerekir. Söylenilen bir söz geri alınamıyorsa; iyi düşünerek söylenmeli bunun gibi atılacak bir adım için de iyi karar verilmeli. Sonra geriye dönüp hayıflanmanın faydası yok çünkü geçmiş geçmişte kalmıştır.

Dünyanın sırrına erdim diyenler için bir sır yok aslında. Sadece geçiyoruz bu dünyadan; derin izler bırakarak. Bıraktığımız izlerin niteliği önemli. Arkamızdan güzel izler bırakmak önemli. Bıraktığınız izlerin derinliği de önemli ki hemen silinip gitmesin. Kısacası hayat derin mevzu.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi