ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 03-03-2023 17:56

Deprem ve Çaresizlik

Yazan: Birsen Yurdakul Tomurcuklu -DEPREM ve ÇARESİZLİK

Deprem ve Çaresizlik

DEPREM ve ÇARESİZLİK

Nilüfer için diğer sabahlardan farkı yoktu. Diğer günler gibi bir güne başlıyordu 6 Şubat 2023 sabahı.

Sabah yedi gibi uyanmıştı. Her zaman olduğu gibi önce telefonuna bir göz gezdirecekti. Gördüğü haberlere inanamadı. Tekrar tekrar okudu. Dönüp kalmıştı.Güneydoğu'da 7/7 şiddetinde yıkıcı bir deprem olmuştu. "Aman Allah'ım" dedi. Felaketin büyüklüğünü kavrayınca dehşete düştü. Hemen televizyonu açtı. Maraş/Pazarcık merkezli deprem bütün Güneydoğu'yu vurmuştu. Televizyonda spiker zorlukla konuşuyor tek tek illeri sayıyordu. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Hatay, Elazığ depremle sarsılmış çoğu yer yıkılmış Hatay ise yok olmuştu. Yüzyılların depremiydi. Ne büyük bir felaket ne büyük bir acıydı bu "Kulların acze düştü yardım et yardım et ya Rab!" diye yüreğinden dualar gözlerinden yaşlar süzüldü.

Nilüfer’in deprem bölgesinde sevdikleri, tanıdıkları, arkadaşları vardı. Telefonla ulaşamıyor mesajlarına cevap alamıyor, ulaşamadıkça kalbi sıkışıyordu. Yardım etmek istiyor, ne yapacağını bilemiyordu.

Depremin ikinci günü arkadaşının İstanbul’da oturan yeğeni Ayşe’yle irtibat kurabildi. Nasıl sorulurdu ki nasılsın diye? Ayşe ağlıyordu. Çaresizlik ve belirsizlik kâbus gibi sarmıştı.

Ayşe’den arkadaşının ve oğlunun iki gündür göçük altında olduğunu, akrabası olan diğer arkadaşının kızıyla birlikte göçükte kaldıklarını, kendilerinden hiçbir haber alamadıklarını öğrendi. Nilüfer sözlerin havada kaldığı o dakikalarda bir şeyler söyleyip teselli etmeye çalışıyordu çaresiz. "Ayşe ablacığım" diyordu. "Telefonla AFAD'a, AKUT'a ulaşamıyoruz hatlar yok ulaşım yok." Feryat ediyordu içi yangın yeriydi. Nilüfer, "Ben de elimden geleni yapmaya yardım etmeye çalışacağım fakat sakin olup dua edelim." dedi.

Böylece İstanbul, Adana, Hatay arasında hatların izin verdiği kadar bir telefon trafiği başladı. Nilüfer bir taraftan telefonlar ediyor bir taraftan gözünü televizyondan ayıramıyordu. Kahramanmaraş, Hatay bir enkaz yığını idi. Adıyaman ile Osmaniye de öyle... Neredeyse birbirlerinden farkı yoktu. Köprüler, yollar çökmüş hava alanları açılamıyordu.

Bölge halkı kurtulabilenler sokaklardaydı. Hava buz gibi soğuktu. Enkâz altında kalanlar kurtarılmayı bekliyordu. Dakikalar hayati önemdeydi. Enkâzda kalanlar bir dram sokakta kalanlar başka bir dramdı.

Nilüfer nihayet AFAD'a ulaşıp adresleri verdi. Artık beklemekten başka çare yoktu.

Depremin üçüncü günü hala bir haber yoktu. Üç koca gün hala kurtarılmayı bekleyen insanlar ve enkaz altında soğukta 72 saat… Dakikalar hayati önem taşıyorken
ağlamalar ve sağ kurtarılanların sevinci... Hüzün... "Ölümden kokuyorum" diye utanan insanlar… Ortalık mahşer yeri...

Depremden kurtulanlar o kadar perişan bir halde. Göçükte kalanlardan haber beklerken göçüklerin altında kalan canlar, kurtarılmayı nasıl bekleyip ölümü bütün hücrelerinde hissettiler? An be an ölümün soğuk kollarına giderken...

Herkes bir kurtuluş haberi için bekliyor, dualar ediyordu. Nilüfer maalesef dördüncü gün her iki arkadaşının ve çocuklarının soğumuş bedenlerinin göçükten çıkarıldığını öğrendi. Derin bir üzüntü içindeydi.

Deprem bölgesindeki bazı arkadaşlarının evleri ya yıkılmış ya da oturulamaz derecede hasarlı olduğundan çoğu, başka şehirlere yakınlarının yanına gitmek zorunda kalmışlardı. Yine de hayatta kaldıkları için dualar ediyor bu zorlukların aşılacağını söyleyerek teselliye çalışıyordu. Uzaklarında olsa da kalbi ve duaları onlarlaydı.

Nilüfer, "dünya tarihinde doğal afetler hep vardı. Hep var olacaklar. Takdir Allah’tan, tedbir kullardan" diye düşünüyordu. Allah’ın takdiri de böyleydi kuşkusuz. Tedbirsizlik kader olamazdı.

İlimin rehberliğinden uzak, uygun olmayan zeminlere yapılan çürük binalar, çarpık yapılaşma depremin yıkıcılığına kaç kat yıkıcılık ekledi? Binlerce insanın ölümüne neden oldu.

Deprem ülkesi olan ülkemizin bir daha böyle acılar yaşamaması için ilimin, bilimin, tekniğin rehberliğinde hareket edilmesini bu felaketin bir milat olmasını ihmal ve sorumluluğu olanların hesap vermesini ve cezalarını çekmesini diledi tüm kalbiyle...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi