ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 31-12-2023 16:20   Güncelleme : 31-12-2023 16:27

Cancağızım / Ümmügülsüm Hasyıldırım

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım -CANCAĞIZIM

Cancağızım / Ümmügülsüm Hasyıldırım

CANCAĞIZIM

Gönül hanına kilit vuralı epey olmuştu. Küflenmiş kilide, küflenmiş duygular eşlik ediyordu artık. Derin dehlizlere mekan tutan bakışlar, dönesi değildi. Buruk tebessümlerin eşliğinde, yağmur gibi inen yaşlar, neler neler anlatıyordu bilinmez.

Hayatı göçebe gibi oradan oraya savrulmakla gecmişti. Her gittiği yerde düzen tutuyor, eş dost ediniyor, çevreyi tanıyor, sonra da ellerinde valiz, başka denizlere yelken açıyorlardı.

Eşi ona hep "Cancazım!" diye hitap ederdi. Öyle uyumlu, mülayim, yumuşak huylu bir aile idiler ki, her gönüle konak kuruyorlardı. O yüzden, ayrılıkları da çok zor oluyordu.

Bulanmadan, akmadan geride ayrılık gözyaşı bırakarak, hüzünle gidiyorlardı. Her gelen gün, dönüşü olmayan bir kayıp veriyorlardı hayatlarından. Bugün düne ait ne varsa, dünle birlikte yok olup gidiyordu.

Yine bir yıl sonu gelmiş, yine yeni sayfalar eklenmişti ömürlerine. Her yılbaşında olduğu gibi, bu yılbaşında da hummalı bir hazırlık vardı yeni yıla dair. Sanki her gün ömründen bir gün gitmiyormuş gibi, bütün bir yıl bir günde yok oluyormuş gibiydi herkes. Oysa, ömür sermayesi eriyip yok oluyordu. Bir gün daha eksiliyordu yaşamından. Ölüm denen gerçeğe, bir adım daha yaklaşıyordu insanlık. Bu heyecan, bu şaşaa, bu çılgınlık ebede yaklaşıyorum diye miydi, ölüme hazır olunduğundan mı. Yoksa hakikatten bihaber miydi?

Rutin gelen dilekler, yamama gelenekler, ne yaptığından habersiz zavallı güruh muydu bize ait olmayan bayramları kutlama merakı. Dipsiz ve cevapsız sorular, gidişi engelleyemiyordu yazık ki.

Yeni yıl hazırlıkları, eğlence, hediyeler, alışveriş almış başını gidiyordu. Bize ait olmayan bir bayramın eğlencesine kapılmış, sarhoş olmuştu insanlar. Gelen yıl ömrüne ömür katarmış gibi.

Ömür sermayesi eriyip yok oluyordu. Bu yok oluşa eğlence düzenlemenin mantığını çözemiyorlardı. Bu çılgınlığın bitesi yoktu.  Geceyi tefsir ve Kur'an okuyarak geçiren çift, yeni yılı yasin okuyarak karşıladı.

Bugüne kadar ne demiş, ne yapmışlarsa, ne sözler verilmişse hepsi bitmiş, geride kalmıştı. Düne ait tüm sözler, dünle birlikte kalmıştı. Tutulsa da tutulmasa da artık mazinin tozlu raflarındaydı.

Dün dünde kalmıştı evet. Yeni günün sürprizi kapıda beklemişti de bilememişlerdi. Hazırlıklar bitmiş, araba yüklenmiş, yola çıkılmıştı. Yol sadakası konmuştu torpido gözüne. Besmele çekilmiş, ayetelkürsiler okunmuştu. Tebessümle ve sevgiyle birbirine bakan gözler, hayırlı yolculuklar diliyordu. Sevgi dolu gözler, acı bir fren sesiyle buğulandı.

Büyük bir gürültü. Çığlıklar, paramparça olmuş arabadan geriye kalan kollar ve bacaklar. Ömür dediğin işte o kadardı. Kulaklarına, "anne" çığlıkları miras kaldı. Etrafında dolanan, yumuşacık, kadife gibi bir sesle "Cancazım" diyeni de yoktu. Yatağa mahkûm bir et yığınıydı. Gönül hanının kilidi paslıydı artık.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi