BOŞ BİR ÇUVAL
her şey ruhta başlıyordu ki
ben ruhumu ilikleyip çıkmıştım.
nereye
ya da kime?
cevapsız sorular kapıyı çalıyor,
oysa ortada ne bir kapı
ne bir tokmak yoktu,
hangi cam sırçanın kapısı vardı ki?
böyle aklımın duvarlarında
çarpıp çarpıp,
boş bir çuval gibi yığılıyordum.
sonra olmayan ayaklarımın üzerinde kalkmaya çalışıyorum.
buna da hayat diyorlar...
sesler, sessiz bir uykuyu sallıyor sonra
iç savaşın mağlubu muydum,
yoksa imkânsız ama kazananı mı?
ayırdın ayırdına,
farkın farkına
varamadan kaosa uyandım.
hastalığın soğuk yüzüne avuç avuç su çarptım.
sonra ayaklar mı yürüdü,
kanatlar mı çırpıldı?
bilmiyorum...
arındım arındım kafamın içini boş bir çuval gibi astım.