ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 17-12-2023 21:02

Bafi'nin Yaramazlıkları / Gülçin Granit

Yazan: Gülçin Granit -BAFİ’NİN YARAMAZLIKLARI

Bafi'nin Yaramazlıkları / Gülçin Granit

BAFİ’NİN YARAMAZLIKLARI

Sessizlik, evin her bir köşesini ele geçirmişken, herkes derince bir uykunun en dehliz köşelerinde mırıl mırıl uyurken, ben bir gardiyan edasıyla patilerimi yaylandıra yaylandıra, tüm odaları dolaşıyordum. Evin içine yeni girmiş olan nesneleri, bıyıklarımı titreterek yaydığım frekanslarımla bulmaya çalışıyordum.

Bu saatte de uyunmaz ki canım! Alışverişten gelince yorulmuş olmalıydı. Kedi olan sanki ben değilim de, Gülriz Hanım idi. Sıra, mutfağa gelmişti. Bıyıklarım titremeye başladı. Burnum istemsizce hareket ediyordu. Evet, yeni gelen bir nesne vardı. Bunu, hemen bulmam gerekiyordu. Gözlerimi mutfakta şöyle bir gezdirdim. Bir de ne göreyim. Sepetin içinde beyaz küçük toplar… Önce masaya atladım, oradan mutfak tezgâhına bir panter edasıyla çıkıp, küçük toplara ulaştım. Sarı sepetin içinde sarı samanlar, samanların içinde küçük topların ne işi olabilirdi ki? Bana zarar gelmeyeceğinden emin olmalıydım. Patimi beyaz topa değdirip hızlıca çekiyordum. Bir tehlikesi olmadığını böylece anlıyordum. Sonra, önünü arkasını kokladım. Patimin ucunu topa değdirip hızlıca geri çekiyor, minik hareketlerle, yuvarlakları yerinden oynatıyordum.

Beyaz ve yuvarlık şekiller, oyun oynama isteğimi tetikliyordu. Beni madem öldürmedi, o zaman yaşatır ilkesiyle, eğlencenin dibine vurmak istiyordum.

Patimi bir topun altına sokup ileri geri ittiriverdim, içinden sarı küçük samanlar uçuşmaya başladı. Uçuşmayan samanlar ise patime dolanıyor ve topa vurmama engel oluyordu. Oysa, ben küçük topları dışarıya çıkartmak istiyordum. Her birine alttan sert bir vuruş yapıp, sepetin içinden dışarıya çıkartmayı başarıyordum. Sarı samanlar ise bir yağmur gibi ortalığı toza durama katıyordu. Bir top, iki top, üç top, dört top, beş top, alı top, yedi top, sekiz top, dokuz top… Hop! Hop! Artık sayamıyordum. Çok eğleniyordum.

Her yere düşen toptan; “pat!” diye ses çıkıyor ve içinden sarı sıvılar akıyordu. Kısa sürede, otuz tane topu aşağıya düşürmeyi başarmıştım. Eyvah! sahibim Gülriz Hanım geliyor, havaya diktiğim kuyruğumu da alıp, tabana kuvvet kaçıyorum. Sarı sıvıların üzerine basınca bir güzel kayıp ışık hızıyla ortadan kayboldum. Gülriz Hanım çığlık çığlığa bağırıyor ve arkamdan terlik fırlatsa da, bana yine yetişemiyordu. Terlikler beni teğet geçiyordu. Gülriz Hanım’ın siniri geçince, her zamanki gibi, panterlikten kediliğe hızlı bir geçiş yapıyordum.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi