AYAZ VURMUŞ HÂRI DÜŞLÜ PALTOSUZ DUYGULAR
O bir baba;
Merhaba can kardeşim.
“Yaşadığım ufak bir öykü” dedi ama büyük dramdı...
Malum, parasızlık.
99 Yılında İstanbul'da bir inşaatta yatıyorum.
Kapı yok, pencere yok, yatağım beton, yastığım kürek sapı!
On beş gündür açım, göz
yaşlarımı teselli edecek sigaram bile yok.
Diyeceğim;
Ayaz vurmuş bir beden hariç hiç bir şey yok.
Bir gece iriyarı bir adam geldi; Ay ışığı vuran, camı olmayan pencereden içeri bakıyor, mum yakmış, elinde Bond çanta ile içeriye girip, tuğlanın üzerinde oturup, elindeki poşetten bir ekmek içi köfte domates vs. çıkardı.
Ben kendi kendime “bana getirmiş, içimden ne iyi insanlar var.” dedim.
Adam karşımda başladı ısırmaya ve bana bir lokma bile yermiyor.
Ekmeği bitirdi, dedi ki "bu inşaat benim, sen hastaymışsın ve burada kalıyormuşsun, bana bildirdiler acıdım geldim.
Bu çantada tam tamına (Eski para birimi ile)150. Milyar TL var, sana iş buldum, yarın seni göndereceğim adrese gideceksin ve sana küçük bir paket verecekler, sahibine teslim ettiğinde bu para senin olacak"
Birden irkildim, açlıktan sersem olmuşum, bir süre sonra o korkunun etkisinden çıkıp kendime geldim gürleyerek "asla" dedim.
"Açlıktan gebersem yine gitmem, çocukları zehirliyeceğime açlıktan ölmeyi tercih ederim" dedim ve bu alçak o halde beni tartaklamaya başladı, ne kadar kendimi savunsam da gücüm yetmedi, epey bir yumruk yedim ve kanlar tozlu zemine bulaşmıştı!.
Ben zenginliği tercih etseydim, onursuz olsaydım, İstanbul'un zenginlerinden biri olurdum...
Kusura bakma bunlar devede kulaktır...
–Biliyorum abim seni iyi tanıyorum...
Ben öğretmen olmasam da “öğretmenim” derdi bana...
"Saygılarımı sunarım öğretmenim, şiirini okudum, yine duygulandım" dedi.
Halbuki haberi yok, o anlattıkça ben duygulanıyorum.
Telefonu tutan ellerim zangır zangır titriyor, sesim kısılıyor.
Ve ben;
"İyi akşamlar, kendine iyi bak" diyerek; telefonu kapattıktan sonra,
Sağ elimde boynu bükük cümleler kuran, kalemimle yazmaya başladım.
"Bana annemin tabutu verdi kişiliğimi"
Henüz küçük çocukken; omuzladığım o ağırlık bedenimden çok hayvani duygularımı bir daha kullanılamayacak kadar un ufak etmişti.
Şimdi düşünüyorum, insan kalbinin kötülüklerden arınması; yüreğimi yakan acıya, yaşamda katılmış lezzetli sos gibi bir şeydi.
Diyorum, "ben insanım yahu!
Ben öbür dünyadan önce bu dünyalıyım.
Ben sevgi dağıtıyorum, yaşıyorum
ve zalim; sen nerede olursan ol, sürekli iyiliğimle öleceksin.
Sen bana her kötülüğünde, can vereceksin"
ve o gün gelecek...
Gökyüzü ölmüş sanmayın,
mavi dumanlar arasından çıkıp gelecek gri bulutlar kâbus olarak yağacak üzerinize.
O merhametsizlik içindeki kalbinizi yıldırımlarla yakıp
tutuşturacak son kalan iyilik aşkıyla, yeryüzü kızıla boyayanacak ve sarı kusacaksınız aman diyerek.
Ben sevinçle vuracağım ahlaksız
kalabalıklarınızı,
Ruhları yeşeren ölmüş çocuk gözleriyle, mermi atacağım size...
Bu öyküm Allah'a şikayet mektubu zaten, nara atmama gerek yok, o duyuyor, görüyor eminim
ve size iki çift sözüm olsun vahşi insanlar;
Çıkın korkak beyinlerinizden, namusunuzla savaşın
Ama
Vampir gibi kandan beslenen mahluklar,
bir savaş başlasa bile,
hiç bitmez mazlum sözleri bilin.
Sevgili yaratıklar!
Bilirim,
sizin dudaklarınızda vahşetin hafifletici bahanelerinin lekesi var!..
Bana lezzet vermez senin ağzında çiğnediğin insan eti.
Cehennemi hakettin sen bu gün!
Allah'ın gazabını bekleyin bakalım, ben de ereyim o güne.
Sensin; şiirlerime konu olan lanetli insan, elbet anlı şanlı bezediğim!
Aslında çok önemi yok ben tüketiyorum kalemimi belki de lakin siz de varlığınızı tüketiyorsunuz, bu büyük bir gaflet.
Bir mızrak ucu gibi korkunç yoksulluk yüzyıllarca gırtlağınıza batıp çıkacaktır, ben bunları yazdım diye mükafat olarak sizi seyredeceğim ve tabi ki tüm aç bıraktığınız o çocuklarla hep birlikte...
Şahitlik şerefi verilirse bana, senin şerefindir.
Ayaklar altına alacağım, boynuna basılı olacak sözlerim.
Ve orada pazarlık masasında vereceğin; ellerin, ayakların, kararmış tüm bedenin olacak.
Dinleyin; siz insanlığı unutanlar, dünyanın ilk yaşam yeri olduğunu idrak edemeyenler, ikinci yaşamda hepiniz insan değil, hayvanlar gibi akılsız olsaydık diyeceksiniz.
Neyse, hırs yaptık, epey şiirimsi beddua ettik iblislere.
Ara verdiğimiz öyküye devam edelim, o kadar güzel bir adam var ki anlatacak, kesinlikle şaşıracaksınız.
Ayaz'ın vurduğu tenden muhteşem bir ruh dünyaya gelecek ve herkesi kucaklayacak...