SÖYLEŞİ
Giriş Tarihi : 28-05-2023 14:57   Güncelleme : 28-05-2023 15:06

Ateş Kuşları / Necla Polat Hasbutcu

Necla Polat Hasbutcu -ATEŞ KUŞLARI

Ateş Kuşları / Necla Polat Hasbutcu

ATEŞ KUŞLARI

Çok fazla televizyon izleyen biri değilim, buna vaktim de pek olmuyor. Ev işleri, yemek, çamaşır bulaşık temizlik derken, gün akşam oluyor.

Hele son zamanlarda çekilen diziler, filmler, ailenin temelini bozduğu için, izlenmesini faydalı görmüyorum. Bu dizi ve filimler ne kadar ahlâk dışı davranışlar varsa sergiliyor, milletin ahlakını bozuyor.
Bunları bir kenara bırakarak asıl konuya gelmek istiyorum:

Hani dedim ya TV çok fazla izlemem... çocuklar yeni bir film keşfetmiş  "Ateş Kuşları" diye..."Anne bunu izle güzel film" dediler.
Sokak çocuklarını konu alan güzel bir yapıt, hoşuma gitti izledim. İzlerken hayatta görmezden geldiğimiz o çocukların gerçek acıları, yaşam mücadelesi, hayata tutunma çabası gözlerimi yaşarttı... Ağlayarak izledim...

Hor gördüğümüz, başımızdan attığımız,  hırsız mı arsız mı diye aşağıladığımız  çocuklar.

Kendimi bir an onların yerine koydum, empati kurdum.

Oturmak için bir evimiz var, yiyecek ekmeğimiz, içecek suyumuz var.
Aç değiliz, açıkta değiliz. Üşümüyoruz, ayazda kalmıyoruz. Kimseye muhtaç olmadan yaşıyoruz. Ne  kadar şükretsek az...

Sahip olduğumuz bütün bu nimetleri veren birgün bizden hesap sorarsa ne diyeceğiz ?
"Ne kadar da az şükrediyorsunuz" (Mülk Suresi 23) ayeti çınladı kulaklarımda...
Bizim üstünlüğümüz neydi Allah'ım onlardan dedim?

İnsan kendini bile bile ateşe atar mı ? Atmaz elbette. O çocuklar bize, vicdanımıza seslenen Allah'ın sesi diye düşündüm...

Hani hatırlayın!

Hz. Musa(r.a.)'nın kavmi, ona Allah-ü Teala'yı yemeğe davet etmek istediklerini bildirdiler.
Hz. Musa, kavminin isteğini :“Allah-ü Teala, yemekten içmekten münezzehtir, sizin söylediğiniz olacak iş değildir” diyerek geri çevirdi. 

Daha sonra Hz. Musa, Allah-ü Teala'nın huzurunda iken, “Bana kavminin isteğini niçin iletmedin?” sorusuna
“Allah'ım, böyle bir şeyi söylemekten utandım. Sen yemekten, içmekten ve her türlü ihtiyaçtan münezzehsin, ben nasıl olur da yemeğe davet ederdim” diyerek yanıt verdi. 
Allah-ü Teala, Hz. Musa'ya: “Kavmine tekliflerini kabul ettiğimi söyle, hazırlık yapsınlar, davetlerine icabet edeceğim” diye buyurur. 

Hz. Musa, kavmine durumu anlatır ve hazırlıklar başlar.
Allah-ü Teala'nın davete icabet edeceği gün olabildiğince mükellef bir sofra hazırlanmıştır, beklenmeye başlanır. 
Uzaklardan gelen yaşlı, fakir, üstü başı toz içinde bir kimse görünür. 
O yaşlı kimse, halktan bazı kimselere uzaktan geldiğini ve aç olduğunu, kendisine ikramda bulunup bulunamayacaklarını sorar.

O kimseler, çok önemli bir misafir beklediklerini, yemeğe ancak o gelince başlayacaklarını söyleyerek, “Madem ki sen de aramıza katıldın, al şu kovayı da su getiriver, zaten ancak misafirimiz gelince yemeğe başlayacağız” diyerek yanıtlar. 
O yaşlı zat, bu cevaba alınganlık gösterir ve aralarından uzaklaşır. 

Beklemeye devam edilir, fakat o yaşlı zattan başka gelen kimse yoktur. Halkı da Hz. Musa aleyhisselamı bu durumdan dolayı kınamışlardır.

Hz. Musa ertesi gün utana sıkıla Allah-ü Teala'nın huzuruna çıkar: 
“Allah'ım senden yine sana sığınırım, bunu sana söylemekten de utanırım, ancak kavmim bana sen bize yalan söyledin demekte. Onlara nasıl yanıt vereceğim?” diye sorar. Allah-ü Teala: “Ben yemeğe geldim ya Musa, lakin siz bana ikramda bulunmadınız. Ben yere göğe sığmam ama bir kulumun gönlüne sığarım. Eğer size gelen misafirin  teklifini geri çevirmemiş olsaydınız beni ağırlamış olacaktınız. Bilmiyor musunuz,  ben yoksulların, muhtaçların ve düşmüşlerin yanındayım.
Onlara ikram ettiğinizde bana ikram etmiş olursunuz. Ben susamış kulumun yanındayım. Ona su verdiğinizde bana su vermiş olursunuz” diyerek yanıtlar. 

Bu hadiseden de anlaşılıyor ki;

"Allah insanlara zulüm etmez, ancak insanlar kendi nefislerine zulüm ederler."

Allah'ı hakkıyla tanıyamadığımız için, doğru yolu bulamıyoruz...
Nerde, vicdan merhamet varsa hakikat ordadır.

Hakikatin üstünü ne kadar örtmeye çalışan olursa olsun, beton atarsa atsın bu enkazın altından çıkacağız inşallah birgün...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi