ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 29-11-2023 23:11

Arkasına Bakmadan Gitti / Mine Borazan

Yazan: Mine Borazan -ARKASINA BAKMADAN GİTTİ

Arkasına Bakmadan Gitti / Mine Borazan

ARKASINA BAKMADAN GİTTİ

Yağmur şiddetini artırmış, sırılsıklam olmuştu Canan. Üzerindeki elbisesi, ıslanmış saçları darmadağın olmuştu. Gerçi İstanbul'da bu aylar yağmur ayıydı. Öyle hızlı yürüyordu ki, arkadaki adam hızına yetişemiyordu.

Akşamın o tenha vakti karanlıkta, sokak lambaları aydınlatıyordu yolunu...
Hiç konuşmadan, kafası yerde öylesine yürüyordu...

Üşümüştü de ama soğuk ve yağmur, ayaz yemiş yüreğine yağıyordu sanki.
Uzun yıllardır evliydi Atıf'la.

Sevdiği güvendiği adam başka kulvarlara demir atmıştı:

- Affet beni Canan, ben ayrılmak istiyorum. Başka biri var, hayatımda...

Akşama kadar evin bütün işlerini ve eşinin en sevdiği yemekleri yapan, onun gelişini bekleyen bir kadına reva mıydı bu?

Sadece; "Ben, sana ne yaptım beni aldatacak kadar?" cümlesi çıktı iki dudağının arasından...

Tam 10 yıl birlikte sırtlamışlardı hayatı. İlk günkü gibi seviyordu kocasını Canan.

Çok güzel bir kadındı, 1.70 boylarında altın sarısı saçları, okyanus renginde masmavi gözleri... Gülünce ortaya çıkan gamzeleri ...
Otuzlu yaşlarda yüreği naif Canan...

Atıf ellisine merdiven dayamış göbekli, asabi bir adamdı. Yine de, tüm asabiyetine rağmen çok seviyordu kocasını Canan, ilk aşkıydı çünkü.

Sekiz yaşlarında bir kızları vardı; "Elma şekerim." diye severdi Atıf, kızını...

Peki Ela'ya nasıl anlatacaksın bunu o daha çok küçük?..

Adamın gözü, yeni aşkından başka hiç bir şey görmüyordu. Ne eşi, ne kızı umrundaydı. Umrunda olsa, küçücük bir çocuğa bunları yaşatır mıydı?

Hafta sonu olduğu için, Ela anneannesinde kalmıştı. Yaşıtı kuzenleriyle her hafta sonu anneannesinde toplanıyorlardı. Fırsattan istifade, Canan da eşine çok güzel bir sofra hazırlamıştı. İki lokma almadan, uğrunda bir çok şeyden vazgeçtiği ailesinin istememesine rağmen evlendiği kocası, bir çırpıda anlatmıştı bundan sonraki hayatını.

O anda, kendini dışarı atmak istedi Canan. Peşinden de Atıf çıktı. Yağmur şiddetini artırmıştı. Gözyaşlarını içine akıtıyordu.

Daha ne söyleyecekti ki, peşinden gelmişti sorumsuz adam...

"Gelme peşimden!" diye bağırdı var gücüyle...

Öyle hızlı yürüyordu ki, yerdeki su birikintisi yüzüne sıçramıştı, üstü başı çamur olmuştu.

Ailesi, yurt dışında yaşıyordu Canan’ın. Senede bir izne geliyorlardı.

Aradan bir kaç ay geçtikten sonra bir gün Canan, bir bavula onca yaşanmışlıklarını sığdırmış hava alanında uçak saatini bekliyordu. Ela'ya sarılıp öptü saçlarından...

Anlaşmalı olarak boşanmışlardı; "Senin hiçbir şeyini istemiyorum." demişti kocasına mahkeme salonunda... On yıllık evlilik, beş dakikada bitmişti.

Son bir defa baktı arkasına, geride bıraktığı onca yaşanmışlıklarına.

Uçak havalanırken bir el salladı on yılını geçirdiği bu şehre...

Gözünden akan,  iki damla yaşı silerken...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi