ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 06-12-2023 16:14   Güncelleme : 06-12-2023 16:25

Arkasına Bakmadan Gitti 4 / Mine Borazan

Yazan: Mine Borazan -ARKASINA BAKMADAN GİTTİ /4

Arkasına Bakmadan Gitti 4 / Mine Borazan

ARKASINA BAKMADAN GİTTİ /4

Ne zor şeydir bir insanın ikilemde kalması.

Bir yanın der ki; “Hayır. Yaşadıklarını hatırla. Ne çabuk unuttun ağladığın geceleri? Aynaya her baktığında hiç bıkmadan kendine sorduğun; 'Ben, bunu hakedecek ne yaptım?’ sorularını...”

Diğer yanında; “Affet, affet ki hafiflesin kalbinin yükü… Yorulmadın mı hala güçlü kadın görünmekten? Hayat ne garip; bir anda iyileşiyor kabuk bağlayan yaraların. Alışıyorsun ya da öyle görünüyorsun.”

Şimdi, uzun yıllardan sonra tekrar Atıf'ı görmek, yeniden acılarını tazeleyecekti. Ama hayatına yeniden başlamak için, bazı gerçeklerle yüzleşmek zorundaydı.

- Annem, toprak kokusu neden çok sevilirmiş biliyor musun?  Ben, bir kitapta okumuştum.

Ela'nın bu sorusu karşısında düşüncelerinden bir müddetliğine sıyrıldı Canan...

Çünkü toprakta sevdiklerimiz yatar, ondan güzel gelir o koku... En güzel çiçekler, toprakta açar. Fidanlar, ağaç olur; çiçeklerini açar ve meyve verir, dallarına da kuşlar konar.

Bu arada, Sebahat'la da doğru düzgün konuşmamışlardı.

Hastaneye giderken öylesine laflamışlardı.

- Canan, sizin evin anahtarı bende. Çocuklar, bir kaç günlüğüne annemdeler, ben de sizinle kalırım eğer istersen. Konuşuruz, hasret gideririz.

Gerçi annesinin evi de İstanbul’daydı.

- Biz, annemin evinde de kalabiliriz. Şimdi orası benim üstüme üstüme gelir.

Oysa, ne çok seviyordu; ”huzur yuvam” dediği evini.

- Önce bir hastaneye uğrayalım konuşuruz, Canom.

Yoğun bakıma doğru yol alırken, bacakları titriyordu. Canan'ın ayakları geri geri gidiyordu. Ela, sımsıkı koluna girmiş nasıl da güç veriyordu can evlat, anneciğine. Önce, doktoruyla görüştüler. Doktor, hala durumunun ciddiyetini koruduğunu söyledi.

- Kalbi çok zayıf, beklemedeyiz.

- Görebilir miyiz doktor bey? Eşi ve kızı çok uzaktan Londra'dan geldiler.

- Annem, iznin olursa ilk ben göreyim babamı. Elma şekerini görmek iyi gelir belki kalbine.

Artık konuşamıyordu Canan, kelimeler boğazında düğüm düğüm olmuştu. Ne de olsa babasıydı ve her kız çocuğu gibi, babasına aşık bir kız çocuğuydu.

Atıf'la aralarında ne geçerse geçsin, onlar etle tırnak bir baba kızdı. “Keşke görüştürseydim, ya ölürse bir de onun vicdan azabı” diye düşündü.

Ama bildiği tek şey küçücük bir çocuğa babasının yaşattıklarını nasıl anlatabilirdi. Onun yaşayacağı travmadan korkmuştu.

- Canım kızım, izin ne demek tabii ki de, git gör babanı.

Ela içeri gireli 10 dakika olmuştu ki bir koşuşturma başladı. Doktorlar koşarak yoğun bakıma girmişlerdi.
Ela, bir hemşirenin yardımıyla dışarı çıkmıştı.
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

- Ela, ne oldu?

Sebahat'la Canan aynı anda sordu aynı soruyu.

- Annem, babam benim sesimi duyunca çok heyecanlandı. Baba, hadi uyan; aç gözlerini elma şekerin geldi dedim. Annem! Babalar ölmez di mi elma şekerlerini görmeden?

Böyle bir soruya ne cevap verilirdi ki...

Elleriyle ağzını kapattı Canan...

Ve 10 yıl önceki havaalanında sarıldığı gibi sarıldı kızına.

Derin bir sessizlikle…

***

- Arkasına Bakmadan Gitti -1 okumak için tıklayınız 

- Arkasına Bakmadan Gitti -2 okumak için tıklayınız 

- Arkasına Bakmadan Gitti -3 okumak için tıklayınız 

Editör: Serhan Poyraz 

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi