ZÜMRÜDÜANKA
Bir zümrüdüanka gördüm gözleri inci sanki sürmeli
Görünmez kanatları süzülüşü melekler gibi
Öyle bir şey ki her yanıyla özene bezene
Yaratılmış sanki
Görür görmez dalıp donup kala kalmışım
Kıbleye dönüp ellerimi açmış
Yarabbim sen nelere kadirsin bu güzel kelimesi
Yanında hiç kalan bu kulunu yaratan sensin nasip edecek olan da sensin ya nasib ya nasib ya Rabbim demişim
Yani kendimden geçmişim,
Sizlere basit abartılı gelebilir
Düşündüm de keşke öyle olsaydı da ben böyle yanmasaydım neyse,
Hanı anlatılır ya sinemalara filmlere şarkı ve şiirlere konu olan
Göreni görmedim
Ama öyle bir güzel ki
Dillere destan misali anlatılır
Merak ederdim hep
Dillere destan olup da görünmeyeni
Ve gördüm
Görünmeyeni bildim bilinmeyeni
Ve kalemi aldım elime anlatayım diye
Ne dilim döndü anlatmaya
Ne kelimeler yeterliydi ne de cümleler mahşer güneşiydi
Karanlığın aydınlık gölgesiydi
Bence Allah’ın seçilmiş bakmaya doyulmaz ikinciye nazar değmesin diye bakmaya kıyılmaz
Tek kulu idi
Bu yazılanlar onu anlatmaya yetmez idi
Bu onu gördüm diye başıma gelen yarınlardada neler gelecek diye bilmediğim halerdi
Dedim ya bir zümrüdüanka
Gördüm onu görenler cehennemi görmeyecek gibi
Onu görüp bilenler cennetle müjdelenmiş gibi
Az değilse böyle bir şey, idi
Nasib eden Rabb’ime hamd olsun ki bir zümrüdüanka gördüm