ŞİİR
Giriş Tarihi : 16-09-2022 18:29   Güncelleme : 16-09-2022 18:35

Yorgunum

Belgin Şimşek - YORGUNUM

Yorgunum

YORGUNUM 

Savrulan rüzgârlara çelme atmak mümkün mü?
Perdenin elsiz ayaksız  uçuşuna  talibim.

Belki camdan görünür
saklandığın 
o  duvar.

Mihrabından döküleni 
diriltir yerden toplar.

Diker bütün yırtıkları  
Ümidine el çırpar.

Bütün kavramlar yüzleşip
kafa kafaya çarpar.

Kemirirken
toprağı 
dişleriyle  yağmurlar.

Belki sırrını  dökecek 
gizlenen o tohumlar.

Güneşin busesiyle 
fışkıracak rengarenk.

Fethedilmek böyle bir şey
hayatında dili var.

Kirpiğe asılıyken  
ince buz akıntısı.

Israrla yürüyecek 
acının harmanından. 

Yanağı yaralarken  
o  tövbesiz 
bulutlar.

Noksanı tamamlayacak
o gölgeli noktalar.

Bu cilveye bu naza 
artık gömlek yırtmışım.

Korkmuşum  
aynalarda 
çadır kurarken çehrem.

Mahşeri hatırlatıp
parmak gösterir zerrem. 

Bende gölgelerimi
bıçağımla silmişim.

Seyrüseferde seyyahın   
ağır yük gemisine. 

Bir liman arıyorum 
çok yorgunum efendim. 

Dinlensin yadıma yâren 
gölgemdeki martılar.

Sence bayrak çekilir mi
dururmu bu ihtilal?

Her cephede çarpışan
yaramın sitemi  var.

Ucu keskin  kılıca
hançere sözüm geçmez.

Onunda zafere muhtaç
cenke hasret  kını var.

Tuğla tuğla dökülürken kalemin duvarları.

İnce buzda yürür gibi
ördüm demir ağları.

Sularıma demirledim, 
zincirlere bağladım 
kütlesi ağır olan 
asi  prangaları.

Göğündeki
Göğsündeki
Göçündeki
Yolcunum.

İster göğe kaldırır  yerlerlere indirirsin.  

Aşkım  gayrete gebe 
aczim tanıma muhtaç.

Bir meşale, 
bir merasim 
bir yad,bir yol isterim. 

Bir omuz arıyorum 
hırpalanmışım gayrı.

Teslimim boyun eğerek 
çok yorgunum efendim.

Hem tacına
hem hırkana muhabbetine açım.

Sınırını bilmeden haddimi aşıyorsam.
Korku ve ümit arası masum bir bekleyişten.

Sözüm geçmez, hükümsüzdür
nabzı durur kalbimin. 

Lütuf senden 
kahır senden 
ben hazırım efendim.

Sen  bu deli yürekte velhasıl ve vüsûlsun. 

Velev ki yüreğinde davetsiz misafirim.

Şimdi ben hangi tonda sana etsem ki hicap?

Nasıl isterdim 
senin
mazharında gül kokmak.

Ben hasret rüzgarlarında 
kanatsız melek gibi.

Dilencisi olacağım
cennet bahçelerinin. 

Eğer varsa 
makamında 
ahde vefa ilkesi.

Sende tabib olmaz mısın bendeki his kaybına?

Müsade mi
edeceksin
iniş kalkışlarıma? 

Biliyorsun başlarsa 
yüreğimdeki kırım. 

Kuşlar gibi çırpınıp
çölünde kaybolurum.

Aşkım gayrete gebe 
aczim tanıma muhtaç.

Dilencinim mekanında 
aklım  rehbere  muhtaç 

Basamağın sınırsız 
adımlarım utangaç.

Sevdana
susuzum susuz,
muhabbetine muhtaç.

Çok yorgunum.
Çok yorgunum efendim.

Sevdana 
Susuzum susuz 
Muhabbetine muhtaç.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi