YOL YOLCU YOLCULUK ÇOCUK ve İHTİYAR
Gün ile gecenin kovalamacası devam ederken, küçük bir çocuk birçok yolun birleştiği bir kavşaktaydı.
Gece yarısıydı...
Gökyüzüne baktı; "Acaba gökyüzüne merdiven ile çıkabilir miyim?" diye sordu kendi kendine.
O anda mucize gibi bir şey oldu. Gökyüzünde yıldız üzerine binmiş, ihtiyar bir adam gördü.
Bu manzaraya şaşkınlık ve hayret içinde bakarken, ihtiyar adam çocuğun yanına gelerek ona seslendi; "Merhaba çocuk; 'Acaba gökyüzüne merdiven ile çıkabilir miyim?' diye sorduğunu duydum ve sana diyebilirim ki; "Hayat kendi hikayeni kendin yazdığın bir yoldur. Yol senin yolun, neden olmasın ki."
Küçük çocuk; "Peki ihtiyar, ben oraya çıkış yolunu nasıl bulacağım?"
İhtiyar; "Sen kendi hikayeni yazarak, kendi yolunu kendin bulman gerek çocuk." dedi ve devam etti; "Bir tavsiye istersen; bildiğin bütün yolları unut, yeni bir yola koyul."
Çocuk; "Ama ben yolumu kaybettim. Bir umut buradayım. İstediğim şey de sanırım imkansız."
İhtiyar; "Sen öyle sanıyorsun çocuk. Yüreğindeki umudu yeşert. Sonrada bir yol seç ve yola devam et."
Çocuk; "Ama seçtiğim bu yolun sonunda gökyüzüne çıksam bile, çok karanlık ve ben karanlıktan çok korkarım."
İhtiyar hafifçe gülümsedi; "Ah çocuk, en karanlık yolun sonunda belki de bir ışık var. Gitmedin ki nereden bileceksin? Hem Allah yola çıkanların yardımcısıdır. Bunu sana söylemediler mi?"
Çocuk; "Dediğin gibi olsa bile ihtiyar yine de çok korkuyorum. Ya aydınlık yoksa?"
İhtiyar; "Ah çocuk, biz buna deneyim ve inanç diyoruz. En kötüsü bu yolculuk seni iyi bir hikaye anlatıcısına dönüştürür. Şimdi getir kulağını, sana bir sır vereyim çocuk?"
Çocuk; "Sır mı? Merak ettim. İhtiyar, yoksa sen masallardaki büyücü müsün?"
İhtiyar bir kahkaha attı; "Kim bilir belki de! Beni nasıl gördüğüne, nasıl adlandırdığına bağlı tabi. Ama sana söyleyeceğim sırrım bu değil. Beni iyi dinle çocuk!
Belki de, bu hayatının sırrı olacak. Ne zaman yolunu kaybettin, işte o zaman elini kalbinin üstüne koy.
Çünkü yol senin yüreğin. Ve bu yüzden pusulan hep yüreğin olsun. Bunu hiçbir zaman unutma ve kalbin hangi yolu fısıldarsa o yola gitmekten korkma, teslim ol."
Çocuk; "Eğer dediğin gibi yolum kalbimin fısıltısı olmalı ise, yolculukta kaybetsem de mi bu böyle?"
İhtiyar; "Evet çocuk. O zaman da tekrar kalbine sor yolu. Devam diyorsa, yola devam et. Eğer yolda durman gerekiyorsa da dur. Nefes al ve bil ki; 'Şu dünyada hiçbir yol yoktur ki ikiye ayrılmış olmasın.' Kalbinin fısıldadığına sağır olma. Öteki yola girmekten de korkma, kalbini dinle.
Çünkü yol sensin, pusulan da senin kalbin. Gönlün ferahsa yolun açık olur. Olur da kapanırsa, ileride o yol, dediğim gibi hep bir ikinci yol vardır. Kalbine sor, o yol gösterir. Bir yol bulur."
Çocuk; "Peki sen hep kalbini mi dinledin ihtiyar?"
İhtiyar gülümseyerek çocuğun başını okşadıktan sonra; "Her zaman değil. Ama dinlemediğimde çok pişman oldum. Sana verdiğim sır, daha önce bana açılınca, ondan sonra öyle yaptım.
Kalbim yol pusulası oldu hep bana. Bu yolda, çiçekli patikaları düşleyip, dikenli yollarda yara bere içinde kalmaktan yoruldum bazen. Ama kendi izimi bıraktım geçtiğim yollarda. Hem fena mı bak, iyi bir hikaye anlatıcısı da oldum bu sayede."
Çocuk; "Peki söylesene, hangi yoldan gitmek gerek o dikenler batmasın diye?"
İhtiyar; "Ah çocuk, zor yollar seni güzelliklere götürür. Sabredersen kalbin hep bir yol bulur. Gidecek bir yol bulamadığında ise sen, yeni bir yol inşa etmelisin. Bazen sonu mutsuz biter bu yol. O da yolculuğa dair, yollar değişir, yolculuğun devam eder. Hayat bir yolculuk, sürekli bir değişim ve dönüşüm hali. Herkesin kendi yolu var. Yol bazen çekilmez olur, bazen de tadına doyulmaz. Bunların hepsi, her yolcu için farklı şeyler ifade eder. Ve hepsi bir deneyim olarak sana döner çocuk." dedi.
Çocuk yolunu seçti. Kalbini dinledi. Gökyüzüne bir merdiven kurdu. Ve ilk adımını attı..
İhtiyar yıldızına binerek, gökyüzünde kaybolurken iz olarak ışığını bıraktı.
Herkesin yolu ayrı idi işte..
Siz deyin bu rüya, ben diyeyim yol ve yolculuk hali. Hem, yolu kalp olana hiçbir şey imkansız değildir...
"Velhasıl hayat bir yolculuk değil mi Allah’tan Allah’a."