ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 25-12-2022 14:31

Vicdan Azabı

Yazan: Sevtap Eken -VİCDAN AZABI

Vicdan Azabı

VİCDAN AZABI 

Berrak hanım anahtar sesini duydu. Eşi Enver gelmişti. Onu karşılamaya gitti ve eşinin elindeki kediyi görünce çok şaşırdı. Eşi gülümsedi, eliyle sus işareti yaptı. Berrak kediyi kucağına aldı. Bembeyaz küçük bir yavru idi:

-Enver, Hilal haftalarca sana yalvardı kedi istiyorum diye, sen yok dedin. Ne oldu da kararından döndün?

-Anlatacağım Berrak, Hilal nerde?

-Odasında kitap okuyor, çok sevinecek inan, artık surat asmayacak. Onu buraya getireyim.

Berrak hanım kızının odasına girdi. Hilal başını kaldırıp annesine baktı.

Hilal, on beş yaşında idi. Artık büyümüş, kendini kanıtlamak için kedi istemişti. Ona bakacağına söz vermişti ama Enver bey evde hayvan olmasını istemiyordu. 

Ev bahçeli olsa alırdı ama apartmanda yaşadıkları için almıyordu. Kızı tabii ki babasına kızmış onunla konuşmamaya karar vermişti. Berrak hanım bu çatışmanın bitmesine seviniyordu.

-Tatlım baban geldi, sana bir sürprizi var?

-Anne yine mi kitap aldı babam? Kitap okumayı seviyorum ama benim istediğim başka bir şey.

-Ne olur Hilal babanın yanına gidelim."

Kız ofladı, kitabı komidinin üstüne koydu. Annesiyle oturma odasına gittiler ve babasının elindeki küçük kediyi görünce çığlığı bastı. Kediyi alıp bağrına bastı sonra babasına sarıldı:

-Babacığım sağ ol. Beni çok mutlu ettin. Çok tatlı değil mi anne?

-Sen yeter ki hep böyle mutlu ol canım ama sözünü unutma sen bakacaksın.

-Söz babacığım. Baba, anne çok tatlı değil mi?

-Evet çok tatlı. Bu küçüğe gerekli olan malzemeleri almalıyız.

-Merak etme Berrak, her şeyi aldım. Hepsi arabada. Bu yavrucuk dişi. Veterinere götürdüm, aşısını yaptı.

-Yemek yemeden küçük hanımın eşyalarını alalım. Bakalım neler almış babamız?

Hilal kedisi ile  meşgul olurken kediye ait ne varsa eve taşıdılar.

Sonra isim koydular; "Pamuk." Hep beraber yemek yediler. Hilal, Pamuk'la odasına çekildi. Karı koca yanlız kaldı:

-Kararını değiştiren neydi  Enver?"

-Bugün ofisten çıktım. Öğlen yemeğini yemek için köfteci Hasan amcaya gittim. İyi ki gitmişim... Orda yemek yerken gözüme bir adam takıldı. Sefalet içinde, elinde bir kedi ile konuşuyordu. Sonra Hasan amcaya sordum; "Bu adam kim?" dedim. O da bana; "Anlatırım ama duyacakların seni çok üzecek." dedi. Ve anlatmaya başladı.

-Bu adam önceden böyle değildi. Adı Faysal. Az ilerde büfecillk yapardı, temiz adamdı. Herkese karşı saygılı idi. Böyle çalışıp evini geçindiriyordu. Eşi fabrikada çalışıyordu. Bir tane 5 yaşında oğlu vardı; Emre. Çok tatlı bir çocuktu. Hayvanlara düşkün biriydi. Faysal her gün işe giderken çocuk kedi istedi durdu ama Faysal o kediyi çocuğa almadı. Nedeni ise Faysal'ın kedilere alerjisi olmasıydı. Çocuk anlamıyordu tabii ama Faysal oğluna düşkün bir baba. Her istediğini yapardı.

Sadece o kediyi almadı. Bir gün anne oğul alışverişten dönerken Emre kedi görmüş, annesinin elini bırakmış kedinin peşine takılmış. Kadın mani olamamış ve çocuğa bir araba çarpmış. Emre'yi hastaneye götürmüşler. Ne yazık çocuk vefat etmiş.

Baba olayı duyunca hastaneye gelmiş. Çocuğun neden öldüğünü öğrenince yıkılmış. Çok teselli ettik, hiç kimseyi dinlemedi, 'Oğluma zamanında kedi alsaydım Emrem kedi peşine düşüp ölmezdi.' dedi.

Devamlı kendini suçladı. İşini ve eşini bıraktı. Sokakta yaşamaya başladı. Onun içi çok yanıyor. Bu yüzden kedi elinde onunla konuşuyor. Böyle evlat işte."

-Hasan amca, iyi ki bugün geldim bu adamı gördüm. Sen de bana anlattın. Benim biricik kızım da kedi istiyor. En iyisi ben ona o kediyi alayım. Bu adam gibi içim yanmasın.

-Çok iyi edersin Enver oğlum. Kızını sevindir.

-İşte böyle Berrak. O adamın yaşadığı olayı öğrenince içim cız etti. Ben de Hilal'e kedi almaya karar verdim.

-İnan aile için çok üzüldüm. İnşallah o adamın da bir gün pişmanlığı geçer de eşiyle barışır.

-Allah sabır versin. Ama bizim kız çok sevindi.

-Amin canım.

Berrak'ın ağzından;

Pamuk eve geleli üç ay olmuştu.  Gayet bizimle mutlu idi. Hilal onunla çok güzel ilgeniyordu ama eşimin anlattığı aileyi  unutamadım. Ben de Hasan amcanın yerine gittim. Adamı görmek istiyordum. Hasan amca beni tanıyordu, görünce çok sevindi:

-Hoş geldin kızım, nasılsın? Enver oğlumu mu bekleyeceksin?

-O buraya geldiğimi bilmiyor Hasan amca. Enver bana üzücü bir olay anlattı. Burda kedilerle konuşan adamın hayatını anlattı, onu merak ettim. Hikayesini duyunca içim cız etti. Ona yardımcı olamaz mıyız?"

-Sen de eşin de ne kadar iyilik dolu insanlarsınız. Vicdan herkeste olsa bu dünya düzelir merak etme. O adam çok iyi eşin sayesinde.

 Nasıl yani? Enver ne yaptı ki?"

Hasan amca güldü, gözlerini denize çevirdi, sonra bana baktı:

-Enver oğlum her öğlen Faysal ile konuştu. Faysal onu kovdu ama Enver vazgeçmedi, onunla konuştu durdu. Hatta yemeğe davet etti bereber yemek yediler. Onu hastaneye götürdü. Psikolojik tedavi almasını sağladı. Eşiyle birleştirdi. Hastaneden çıkınca ona fabrikada iş imkanı sağladı. Faysal psikoloğa gitmeye devam ediyor, tabii hepsi eşinin sayesinde oldu."

-Enver'in koca bir yüreği var. Yaptığı iyilikleri kimseye anlatmaz. Ben de onun sayesinde ayakta güçlü kaldım. Bana da çok yardımcı olmuştu o sayede tanışıp evlendik. Asla onunla evlendiğime pişman olmadım. İyi ki Enver hayatıma girmiş. Yoksa onun gibi koca yürekli birini tanıyamazdım."

-Böyle insanlara herkesin ihtiyacı var. Allah, Enver gibi insanları korusun.

Hasan amca ile konuşmam bitince eve döndüm. Kızım yine kedisiyle oynuyordu. Bana iyi bir eş, kendi kızı olmadığı halde Hilal'e öz baba olmuştu. Onun gibi adam zor bulunurdu.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi