ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 12-11-2024 19:27   Güncelleme : 12-11-2024 20:21

Üzümlü Kek -2 / Mine Borazan

Mine Borazan -ÜZÜMLÜ KEK /2

Üzümlü Kek -2 / Mine Borazan

ÜZÜMLÜ KEK /2

Zahide teyzenin keyifli sohbetinden sonra, karavanıma gelmiştim. Gün boyunca yaşadıklarım, tatlı bir yorgunluk bırakmıştı üzerimde. Bir kahve içip uyumalıydım. Çünkü Zahide teyzem beni kahvaltıya bekliyordu.

Gün ağarmış, kuşlar şarkılar söylüyordu. Saat henüz sekizdi. Sabahın ayazı ve soğuğu vardı. Üzerime bir şal alıp yola koyuldum.

Kulübeden mis gibi kokular geliyordu. Bir an annemin kahvaltı sofrası gelmişti aklıma. Derin bir iç çektim.

"Zahide teyze" diye seslendim. Ne kadar erkenciydi. Gönlü çiçek kadın, bahçeyi ve çiçekleri sulamış, avluyu yıkamıştı.
– Günaydın kızım hoş geldin.
– Hoş buldum Zahide teyzecim, çok erkencisin.
– Erken kalkan yol alır kızım. Bereketin artar.

Bugün Zahide teyze çok şık ve çok güzeldi. Üzerinde güpür dantelli, mavinin açık bir tonu elbise vardı. Gri saçlarını ensesinde toplamıştı. Kulağında mavi, sallanan çok şık bir küpe vardı.

– Zahide teyzecim ne kadar güzel ve hoş olmuşsun...
– Senin için kızım, bizde misafir şık karşılanır. Sen benim en özel misafirimsin. Hoş, çoğu zaman gülen bir yüze hasret kalıyorum. Pek kimse gelmez buralara. Sen en güzel tanrı misafirisin.
Sen otur, çayla pişiyi getireyim.

Bahçeye, asmanın altına ne güzel sofra hazırlamıştı. Zeytin, domates, salatalık, çökelek, bal, tereyağı, haşlanmış yumurta, peynir, haşlanmış patates, içine kekik, pul biber koyulmuş zeytin yağı.

– Ellerine sağlık Zahide teyzeciğim, ne güzel sofra bu böyle. Çok zahmet verdim.
– Ne zahmeti güzel kızım, hepsi bahçemin. Organik yumurta tavuklardan. Peynir ve çökeleği de ben yaptım. Yağ, zeytin ağaçlarımızdan.

Uzun zamandan sonra keyifle bir kahvaltı yapmıştım. Anne kahvaltısı. Nasıl da güzel, keyifli sohbet ediyordu Zahide teyze. Bazen güldük bazen hüzünlendik. Sofrayı beraber topladıktan sonra çayımızı tazeledik. Bu günümü sana ayırdım güzel kızım. Dikiş, her zaman dikilir ama sen her zaman gelmezsin.
Hem akşama sevdiysen, yine üzümlü kek yaparım sana.

– Sevmez miyim Zahide teyzem. Kimse senin gibi üzümlü kek yapamaz. Senin o pamuk ellerine sağlık. 
Ne güzel gülüyordu. Gülerken yüzündeki çizgiler kat kat oluyordu.

– Sen üzümlü kekin hikayesini biliyor musun kızım?
– Bilmiyorum Zahide teyzecim zevkle dinlerim seni.
– Hayat da üzümlü kek gibi değil midir.  Hem ekşi hem de tatlı. Çok meşekkatlidir üzüm hasadı. Sonrasında güneşte kurutulur. Rahmetli eşim toplar kuruturdu. 
– Hanım, bir üzümlü kek yapta yiyelim bir de çay. Hayatımızın uzun yıllarında, bizim çay saatlerimizde hep üzümlü kek vardı. Ne kadar tatlıydı. Eşimin bir kemanı vardı. Çay içerken çalardı senin oturduğun yerde kızım. Bende eşlik ederdim. Sonrasında amcan hastalandı. Tadımız kaçtı, ekşidi her günümüz. Üç yıl önce kaybettim. Tek başıma kaldım. Beni ayakta tutan, işte şu dikiş makinası ve bu bahçe. Ekiyorum, dikiyorum. Vakit dolduruyorum.
– Affımı maruz gör Zahide teyzecim, peki çocukların yok mu?

Biraz önce gülümseyen yaşlı kadının rengi birden değişmiş, gözlerinden yaş akmaya başlamıştı.

– Affedersin kızım, yoruldum. Hayat çok yordu beni. Sen de beni dinlersen sonra anlatayım.

Zaman nasıl geçti hiç anlamamıştım. Karavana dönerken aklım hep Zahide teyzedeydi. Ya bir şey olursa ona. Geri dönüp Zahide teyzeye bakmak istedim.

– Seni yalnız bırakamam Zahide teyzem, iyi misin?
– İyiyim kızım, duygulandım anılar aklıma gelince.

O gece Zahide teyzemin divanında yatarken, nevresimlerin sabun kokusunu içime çektim.
Gece açılan yerimi yorganla örten, kalbi inci mercan kadın, sen de tıpkı üzümlü kek gibiydin çok tatlı.

***

- Üzümlü Kek /1 okumak için tıklayınız 

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi