SON PAZARTESİ
Birinci Bölüm: Melankolik
Yıllar yapraklarını bir hüzün boyu savurmaktaydı. Kemal heybesinde topladığı hikâyesini güneşe çıkaracaktı. Kalbinde biriktirdiği her cümleyi anlatacaktı. Güller ve şarkılar, sözler boyu taşacaktı.
Eylül ile bir anlatım kıyısında buluşacaklardı. Öyle anlaşmışlardı.
Kemal sabah erkenden kalktı. Ağır adımlarla ve ruhu duvardan duvara çarparken lavaboya doğru ilerledi. Yalnızlık ürpertisi içinde yüzüne soğuk sular çarptı. İçli bir müzik çalıyordu radyoda. Mutfağa doğru ilerledi. Çay koydu, tüm demlenen umutlarına inat.
Sonra koltuğa uzandı ve gözlerini kapattı. Kalbi hâlâ uykudaydı. Radyoda çalan şarkılar kulağına çoktan uğultulu gelmeye başlamıştı.
Biraz uzandıktan sonra kahvaltı hazırladı. İşlerini bitirince hazırlanmaya başladı. Buluşacakları mekan sahile yakındı. Bu yüzden yürümeyi tercih etti.
Mavinin melankolik kokusu, anlatacağı hikâyeye derin bir nefes olurdu belki. Kim bilir?
Eylül ise çoktan sahile gelmiş, kuşların cıvıltısını dinliyordu. Gökyüzünün huzurunu ruhuna çekiyordu. Uzaktan Kemal’in geldiğini fark edince yüzünde tebessüm çoğalmaya başladı. Birbirlerine sarıldılar ve banka oturup denizi izlemeye başladılar.
Bir sessizlik peyda oldu ilk önce. Sonra birbirlerinin gözlerinin içinde sessizliği izlemenin renksizliğinde kayboldular.
Sonra dedi ki:
“Bak bu sokaklar, bu yaşanmışlıklar, bu anılar, dostlar, keşkeler, “iyi kiler, iyilikler hepsinin harmanıdır bana huzur veren …”
Bir anlatım kıyısında hikâyesini Eylül’ün kalbine emanet ederek anlatmaya başladı…
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz