DENEME
Giriş Tarihi : 13-07-2023 19:52   Güncelleme : 13-07-2023 20:00

Seviyorum Diyebilmek / Sedat İlhan

Yazan: Sedat İlhan -SEVİYORUM DİYEBİLMEK

Seviyorum Diyebilmek / Sedat İlhan

SEVİYORUM DİYEBİLMEK

Sokakta gördüğümüz herhangi birisine, herkese, tüm insanlara, insanlığa, yaratılmış olan herşeye… Çünkü herhangi birisini, birşeyi hariç tuttuğumuzda gerçek sevgi olamaz kalbimizdeki.

Bence böyle. Bazıları ütopya deseler de bence böyle. Bir insanı sevmek daha zor aslında. Tüm yaratılmışları sevmek ise bir bakış açısı. Veya bir ilk adım; sonsuzluğa, huzura, mutluluğa, mutluluk kaynağı olmaya…

Sevmiyor muyuz, seviyorum demeye mi korkuyoruz sizce? Sevmek acizlik midir yoksa; düşünce dünyamızda, kültürümüzde, erkeklik genlerimizde… Kadınlar sanki kolayca söyleyiveriyorlar, seviveriyorlar. Kadınlık; merhamet, şefkat, vericilik, beklemeden hem de…

"Hayat sevgidir, ancak sadece özgür olanlar sevebilir.“ Yaklaşık 6 yıl kadar önce sosyal medya hesabımda mottom olarak yazdım bu ifadeyi. Unutmuşum. Neden hatırlamış olabilirim ki şimdi? Hayatı, insanlığı kritik ediyorum 6 yıldır. Düşünüyorum, yazıyorum, öğreniyorum. Bu kadar uğraş sonunda geldiğim nokta, başlangıcım mı oldu yani? Buldum ise gerçeğimi, hayrolsun…

Öncelikle "Neden severiz?" diye bakalım isterseniz. Sizi bilmem, insanları hiç bilmem. Bilirsem sizi, kendim gibi bilirim. Realitemiz bu. İşte tam da bu nedenle hepimiz için, hep birlikte öğrenmeyi önemsiyorum. Ve soruyorum; "Neden severiz?"

İsterseniz gerçek sevgiden bahsedelim. Çünkü yalanı söylemekte fayda yok. Gerçek olmayana ihtiyacımız yok demiyorum. Belki herkesin kendi anlayışına havale etmek daha uygun olur, ne, nedir. Yalanı ile gerçeği ayırt edebilmek her zaman mümkün olamaz zaten. Niyettir sadece fark, sahibine bakan, kimsenin bilemeyeceği…

Yeğenimin bir kedisi vardı. Ona Zırzop adını koymuşlardı. Kedinin karakterine tastamam uyan bir isimdi bu. Ama yine de şimdi sorguluyorum. Hele de hikayenin hazin sonu, beni pişmanlıklara sürüklüyor. Kedileri severim. Yumuşacık tüyleri vardır, kendilerine has kokuları. Kucağıma alırım, okşarım, koklarım. Hele de kendilerini sevdirdiler mi, çok hoşuma gider. Sev beni dercesine dokunuşlarıma göre gerinirler bazen, sürünürler, mırıldanırlar. Ama yeğenimin kedisi böyle değildi. Sevdirmezdi kendisini. Köşe bucak saklanırdı, kaçardı.

Tutmak isteyen olduğunda ise hırçınlaşırdı. Oynamak bilmezdi, bize göre tabii ki. Koltukların altından olmadık bir zamanda ayaklarımıza saldırırdı. Yeğenim üniversitede okumak üzere ailesinden ayrıldığında yanında götürmedi. Bilse götürürdü ama bilemedi. Kedicik kahrından yemedi, içmedi, 3-5 gün sonra hayata gözlerini yummuş olarak bulundu. Bize, bilmek isteyene bir ders vermek üzere kendisini feda etti.

Gelişmiş ülkelerde yollara "geyik çıkabilir“
 levhasının konulduğunu görürüz. Bazı bölgelerde kurbağaların geçisi için yolların altına tüneller yapılmıştır. Vahşet olarak nitelenebilecek çok kötü uygulamalar var. Ve böyle güzelleri de. Hangisi gerçek? Karar vermek zor ve anlamsız. Belki de cevabını kendi içimizde aramalı.

Veya insanlık, araçların hızlarına kapılarak camlara yapışan sineklere çözüm bulmadığı sürece ne yaparsa yapsın, kendi sonunu hazırlamakta, diyebilir miyiz? Böyle söyleyerek hayatı yaşanmaz hale mi getiriyorum, emin olamıyorum. Ama geminin bacasından tüten duman görünüyor. Demektir ki, limana gelecek. Yükü ne ola?

Gerçek sevgiye ulaşmak belki böyle bir şey işte. Masumiyeti görebilmek. Herkesin, her canlının bir yudum mutluluk aradığını, sevildiğini bildiğini, sevgiye ihtiyacını… Veya hep birlikte yaşamanın, mutlu olmanın mümkün olduğunu görebilmek, her şeye rağmen…

Geçenlerde üç-beş kişi oturduk, insanlığımızı serdik masaya. Nedir problemimiz? Emin olamadım şimdi. Sanırım bağnazlığımızı inanç sistemine yükledik. Veya ben çözümlerimi inancımız ile insanlığımız arasındaki ilgiyi irdeleyerek bulmaya çalışırım genelde. Herhalukârda olan oldu. Bir katılımcı kendisini ateist olarak niteledi. Garip garip sorular sordu, bana garip gelen sorular. Cevabım yok değildi ama geçiştirdim. Benim dünyamda ona bir yer vardı. Ama ben onun dünyasında yerimi göremedim.

Sevmek böyle bir şey olabilir mi? Biliyorum, görüyorum, kendimce. Ama henüz seviyorum diyemiyorum. Demektir ki, bilmiyorum…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi