SENSİZLİK
Bilemedim, kalbimin senden ibaret olduğunu,
Sen gittikten sonra içimin boş bir mezara döneceğini.
Aldığım her nefes, bir ip gibi boğazıma dolandı şimdi,
Sensiz bu dünya, mezar taşına kazınmış bir isimden başka bir şey değil artık.
Sahil kenarında oturuyorum,
Ama rüzgâr yüzümü değil, kalbimi kesiyor bu kez.
Denizin tuzu dudaklarımda değil,
Sanki gözlerimden akan yaşlarla yaralarımı kanatıyor.
Küçük sandalyelerimiz hâlâ orada,
Ama üzerlerinde sessizlik oturuyor, ağırlığıyla beni eziyor.
Kitaplar... Ah o kitaplar...
Sayfaları açmaya bile cesaretim yok artık.
Çünkü biliyorum, kokun da o sayfalardan çekip gitti.
Her gün, sensiz bir cehennem günü.
Her gece, sensizlikle ölüp yeniden diriliyorum.
Ama hiçbir ölüm, seni kaybetmek kadar yakmıyor canımı.
Sensiz bir sabah, gün doğmadan biten bir hikâye gibi.
Sensiz bir gece, yıldızsız bir gökyüzüne bakmak gibi anlamsız.
Ellerim… Ellerim hâlâ sana uzanıyor boşluğa,
Ama dokunduğum her şey soğuk, her şey yabancı.
Sesin, fısıltısı bile kalmadı rüzgârda,
Ama içimde yankısı, bir çığlık gibi deliyor ruhumu.