DENEME
Giriş Tarihi : 18-03-2023 19:30

Özne miyiz Nesne mi?

Yazan: Nihat Toğlu -ÖZNE MİYİZ NESNE Mİ?

Özne miyiz Nesne mi?

ÖZNE MİYİZ NESNE Mİ?

Sekülerizmin rüzgarları aralıksız çok sert bir şekilde eserek zihinleri abluka altına almayı başardı.

Mana ve madde bütünlüğünden oluşan insanı maddeye indirgeyerek insana en büyük zulmü gerçekleştirmiştir.

Bu rüzgarın etkisiyle çağın insanı büyük bir oranda yoksunlaştırıldı.

Vicdani anlayıştan, merhamet duygusundan koparak adeta et yığını haline getirildi.

Evrensel değerlerden kopan onu hiçe sayan her  insan özünü kaybetti, kaybediyor.
Menfaat, çıkar odaklı akıllar, duygular, eğilimler birer rehber misali insana yön veriyor..

Bu eğilimler çağın vebası haline gelen tüketim çılgınlığını perçinleştirerek; insanı yeme, içme cinsellik ve lüks bir yaşamın zindanında çürümeye mahkum ediyor.

Hedonist duygular, parasal hırslar içerisinde esir olan insan ne yazık ki fıtri özünü karanlığa gömüyor.
"Parasız insan gereksiz insandır" algısı zihinlere derinden empoze edilerek değerli olabilmenin yolu paralı olmaktan geçer algısını oluşturdu.

Bu anlamda müsrif yaşamlar, hedonist zihniyetler hızla türedi.

Yaşanan bu çağda iyilik ve kötülük mücadelesi yerini paralı ve parasız mücadeleye bıraktı.
Bu hal insana yakışmayan bir haldir ve bu hal asla duygusal, ruhsal, zihinsel tatminiyete ulaştırmaz insanı.

Bundan dolayı bu tatminiyetsizliğin oluşturduğu derin boşluklar, insan da ruhsal huzursuzluklar meydana getiriyor.
Bu huzursuzluk ve tatminiyetsizlik insanı farklı alanlara yönlendiriyor.

Fıtrat boşluk kabul etmez kaidesini dikkate aldığımızda, oluşan boşluğu ihtiyaç duyulmayan şeylere yönlendiriyor.
İşte tam da burada tüketim çılgınlığı hayat buluyor.

Bu tüketim çılgınlığı bir alışkanlığa dönüşerek, tüketim yapmadığında kişi kendisini eksik hissetmeye başlıyor.

Seküler olan bu çağda yoksullar flulaşıyor, acıları görünmüyor, yoksulluğu bir kaderdir deyip önem verilmiyor.

Tüketim müsrifliğinin olduğu yerlerde fakirin yüzünün görülmesi hiçte kolay değildir.

Tüketime odaklanan perspektif yeni ürünlerden başka bir şey görmüyor.

Gerek filmlerde, gerek reklamlarda, gerekse internette insanların bilinç altına empoze edilen yığınla ürünler sergileniyor.

Bu tuzak karşısında biz neyiz, kimiz sorusunu kendimize mutlaka sormalıyız.
Özne miyiz, nesne miyiz?
Sorusu hayati bir soru olsa gerek.
Özne olarak yaratılan bizler özneliğimizi ne kadar koruyabiliyoruz?

Mal, mülk karşısında nesneleşerek yaşadığımızı farkedemediğimiz için hâlâ kendimizi özne sanıyoruz...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi