ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 13-09-2022 13:23

Kapanmayan Yara

Yazan: Feride Pala - KAPANMAYAN YARA

Kapanmayan Yara

KAPANMAYAN YARA

İnsanı yoran yine bir insandır, ne gariptir aslında... Göz görmüyor, kulak duymuyor, kalp hissetmiyor sanki hayatın yüklediği tonlarca ağırlığı. Herkes birbirinin yarasına merhem olmaya korkuyor gibi bu dar ağacının iplerinin sıkıldığı son zamanında.

Yumruk yumruk boğazına düğümlenen boğumları yutkunurken neleri bırakmıştı acaba arkasında?
En başta yapması gerekeni yine halkanın en son boğumunda dile getirmişti bir günün batışında...  

Sabaha kadar çektiği acıları dilinin yetmediği yerde odanın tavanına diktiği göz bebeklerindeki buğulu bakışlarla anlatmıştı adetâ. Ellleriyle tuttuğu bileklerimi koparırcasına sıkmıştı içindeki feryadı haykırırcasına. Pencerenin perdesini aralatmıştı; bakışlarını ay ışığıyla son kez buluşturmuştu gözünden süzülen iki damla yaşla. Boynu bükük  bir halde yatakta bir avuç kalan zayıf bedeniyle son anlarını tamamlamıştı ve yine beni şahit olmak zorunda bırakmıştı yaralı ruhuna.

Bir düğümü çözmek, bir derde deva olmak bu kadar mı zordu? Cevabını bilmeden sonsuz karanlığa kapanan gözlerinin ardında, sırtındaki yüklerini de sararak kefenine sessizce ayrılmıştı sararan yaprakların toprağa düştüğü bir sonbahar sabahında.

Bir yok oluş, bir kaybediş, kapanmayan bir yara daha gömülmüştü kara toprağın altına. Herkes bir kürek toprak atmıştı  kendi elleriyle; kimi isteyerek kimi istemeyerek uğurlamıştı onu bu sonsuz yolculuğuna...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi