DENEME
Giriş Tarihi : 23-09-2022 03:48

Kaliteli Yaşam

Yazan: Turan Demirci - KALİTELİ YAŞAM

Kaliteli Yaşam

KALİTELİ YAŞAM

Winston Churchill 92 yaşında ölmeden önce, kendisine uzun yaşamasının sırrı sorulduğunda şöyle demiş: “Bir dakikalık bile zaman bulduğumda oturdum.”

Genetikçiler insan bedeninin, 120 yaşına kadar yaşayacak kapasiteye sahip olduğunu söylüyor fakat gerek yaşam koşulları gerek yaşam kalitesinin yetersizliği ortalama ömrün 70 yaş civarında olduğunu gösteriyor. Elli yıllık ömür kaybı insanlığın üzerinde fazlasıyla düşünmesi gereken bir sayı. Örtünmek için giyinen, barınmak için evler yapan insanlardan bilinçli seçici insanlara evrilmeye çalışıyoruz. Kültürümüzden ve bilinçaltımızdan gelen büyük kütlelerin üzerine kendi hayatımızdan edindiğimiz tecrübe kırıntılarını serperek kütlelerin arasını doldurmaya, düzlemeye uğraşıyoruz. “İşleyen demir ışıldar” sözünü ne zaman duysam içimden gülmek geliyor, evet ışıldar çünkü aşınıyoruz.

Bir insanın hayata bağlılığının derecesini anlamak istiyorsanız hobi kültürüne bakın. Her ne kadar çevredekilerin boş uğraş olduğu yönündeki ısrarları hiç bitmese de hobi şahsın kişisel karar alma ve uygulaması üzerinden yürüyen bir uğraştır. Siz hiç “Bak, ben gemi maketi puzzle aldım, al yap.” veya “Bak, ben olta aldım. Hadi, git balık tut.” diyen birine rastladınız mı? Rastlamazsınız çünkü onu alma çabasına giren şahıs, yapma gayretine de katlanır. Az gelişmiş toplumlarda insanların en büyük hobisi hep siyasettir. Çünkü üzerinde konuşması en kolay ama neticeye götürmeyen tek uğraş siyasettir. İdda ediyorum, hangi partiye mensup olursa olsun çevrenizdeki herhangi birisine sorun, oy verdiği partinin beş tane milletvekilinin ismini sayamaz. Ama aynı şahıs sizinle saatlerce siyaset konuşur. O konuşmanın sonucunda varılan netice nedir? Kocaman bir sıfır. Bu, halkı yönetenler için iyi bir netice olabilir ama yaşam kalitesini artırmak isteyen insanlar için hiçbir şey ifade etmez.

Çevremde, çalışma hayatları boyunca çalışmaktan hep bıktığını söyleyen ama emekli olduğunun ikinci ayında tekrar eski işine dönen bir sürü insan var. Sevmeyerek yaptıkları işleri, başka uğraş edinemedikleri için sığınacak tek liman gören insanların, yaşam kaliteleri konusunda kafa yormalarını beklemiyorum, sadece üzülüyorum.  Tabii ki ekonominin bunda yadsınamaz bir payı var ama isteme yetisini geliştiremeyen insanların, haklarını alma süresinin de kısa olmasını bekleyemeyiz. Uzun zamana yayılan bu istek ve beklentilerin karşılanmamasına eklenen bıkkınlık, kimi zaman insanlarda öyle bir hâl alıyor ki ülkeyi versen anında yöneteceğine inanan insanların çok bilmiş hâli, yaşam kalitesini yükseltmek için pazarda iki yumurta satamaması karşısında çok sakil duruyor.

Çocukluğumdan beri izlediğim yabancı filmlerde arka planlara biraz daha özenli bakarım.  Duvarlardaki resim çerçeveleri, objeler, sehpa ve konsolların üzerindeki heykeller adeta yaşamla bütünleşmiş gibi. Bizde ise üçlü koltuğun arkasındaki duvar boşluğunu doldurmak için lahmacun salonlarının duvarlarından alınmış gibi duran alelacele yapılmış yağlıboya resimler. Ülkedeki bütün gazete, dergi ve televizyon kanalları ucuz siyaset üzerinden milleti vurmaya devam etse de son zamanlarda dikkat ediyorum, kimi evlerde hane halkının beğenisini yansıtan objelere merak artıyor. Sokaklarda gezinen genç delikanlı ve kızlar da az önce podyumdan inmiş gibi. Bu ülkede kaliteli yaşama giden yolu kesen bir tek şey var: Kuru siyaset.

Sanayi Devrimi’nin başlangıcında İngiltere’de ortalama ölüm yaşının 28 olduğunu biliyoruz. İnsanlık, katettiği yollarda edindiği tecrübelerle daha uzun ve kaliteli yaşamanın yollarını bulmuş durumda. Geriye bir tek şey kalıyor, bildiğini yaşamak. Eğer insan öldürmek bütün toplumlarda suç sayılıyorsa bir insanın ölüme gidişini hızlandırmak da suç kabul edilmelidir. İnsanlar ise bunu mensup oldukları din, ırk, coğrafya, siyasi veya sosyal görüş üzerinden değil insan olma vasfı üzerinden yapmalıdır. Çünkü sonuçta kayba uğrayan, bahsettiğimiz olgular değil insanın ömrüdür.

https://www.facebook.com/groups/151298248374104/?ref=share_group_link

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi