ANI
Giriş Tarihi : 09-03-2023 20:09   Güncelleme : 09-03-2023 20:25

Kadın

Yazan: Galip Duman -KADIN

Kadın

KADIN

Sekiz Mart'da güzel mesajlarla hatırlanan kadınlar, kadınlarımız. Anamız, bacımız, eşimiz, kızımız,  halamız, yengemiz, teyzemiz, babaannemiz, anneannemiz.

Acaba bunlar mutlu mu?                                  
Neler yaşadılar?                                                
Nasıl yaşadılar?                                                     
Bir isteğiniz varmı diye soran oldu mu? Yeterince değer gördüler mi?                    
Yeterince saygı duyuldu mu?
Yeterince kendileri olabildiler mi?
Zannetmiyorum.

Hep fedakârlık, hep sorumluluk, hep susturuluş.                                   
Ama yine de Allah'ıma sana sonsuz şükürler olsun.                                                                  Şöyle bir düşünüyorum da onların varlığı ne büyük bir nimet.

Ya onlar olmasaydı?
İkinci dersin teneffüsünde öğrencilerimi içeri alırken bahçe kapısının dışında bekleyen bir kadın ve yanında üç tane kız çocuğu gözüme ilişti.

Sivil kıyafetli. Orada duruyorlar. Bizim öğrencilerden ama içeri girmiyorlar. Belki okula gelemiyecek kadar önemli işleri vardır, diye düşünüp odama çıktım. Bütün sınıflar derse girdi. Ortalık sessizliğe büründü. Tam o anda kapım ürkek ürkek çalındı. "Gel!" diye seslendim. Biraz önce dışarıda bekleyen kadın ve üç kız öğrencimle birlikte odama girdiler. Yüzlerine baktım ağlamışlar.

Gözleri kıpkırmızı. Anne başını sarmış. Bir şeyleri gizlemek için. Hoş geldiniz. Buyurun oturun.
Ben daha sormadan kadın yazmasını azcık açtı ve başladı konuşmaya,

"Hocam ben çocuklara izin almaya geldim."
"Hayırdır? Yazılı sınavların olduğu bir zamanda. Yoksa acil bir durum mu var?"

"Yok." dedi, "Çocukları alıp gideceğim. Artık dayanamıyorum. Her an dayak. Her gün dayak. Her gün azar. Yetti artık."

Yüzüne dikkatli bakınca gözünün morarmış, dudağının patlamış, burnu şişmiş. Yüzünü, bizim yörenin değimiyle yaşmakla saklamış. Diğer öğrenciler görmesin diye de teneffüste içeri girmemiş,
"Ne oldu böyle?"

"Hocam bizim aileyi tanıyorsun. Sizinle hemşeriyiz. Kayınpederim hepimizi alıp buraya getirdi. Bir arsa aldı. Bina yaptılar. Bize de en üst katı verdiler. Üst katta da çatı olamadığı için ısınamamaktan ve rutubetten çok zorluk çekiyoruz. Çoluk çocuk hep hasta. Eşime söylüyorum. Söyle abine buna bir çare bulalım yoksa hepimiz öleceğiz. 'Ölürsen öl' diyor. Hemen kalkıp dövüyor. Hanenin reisi abisi, o ne derse o oluyor. Hep birlikte çalışıyorlar. O ne verirse ses çıkarmıyor. Ona hiç bir şey diyemiyor. Yıllar hep böyle geçti. Abi her şey. Abi her şeye karışıyor. Diğer kardeşler de aynı. Hiç bir eltim mutlu değil. Tam bir despot.
En son canıma tak etti gittim evine. Abi dedim, 'biz hepimiz rutubetten hasta olduk şu eve bir çare bulun yoksa öleceğiz.'

Yüzüme bile bakmadan dediki; 'geberin oturun işte.' Ben de kızdım ve dedimki gelin o evde siz oturun o zaman. Bakın bakalım siz yaşayabiliyor musunuz?'

Bağırıp çağırmaya tehditler savurmaya başladı. Ortalık karıştı. 'Sen abine karşı mı geliyorsun? Senin başındaki nasıl adam? O nasıl erkek? Çıktı gitti.' Biraz sonra benim adam geldi,
'Sen benim abime karşı nasıl konuşursun?' dedi ve girişti. Dinlemedi bile. Zaten her zaman öyle yapar. Çocuklar ağlamaya başladı. Koskoca apartmanda beş eltiyiz bir tanesi bile başını uzatmadı. Yardıma gelmedi. Kayınpederim, kaynanam dahil.
Çıkıp demiyorlar ki yahu ne oluyor?

Hep böyle işte. Çekilecek gibi deyil. Tam bir esir kampı."

"Peki bu halinizi senin ailen bilmiyor mu? Onlara söylemedin mi?"

"Biliyorlar. Onlar bunlardan beter. Sahip çıkmazlar. Kaderin bu çekeceksin.
Geliğinle çıktın kefeninle dönersin.
Oysa niye? 

Biz insan değil miyiz?"

Asıl soru bu. Asıl sorun bu!...

"Hocam sen çocuklara izin verirsen memnun olurum onları bırakamam alıp gideceğim."

"Tamam ben izinli yazarım ama siz sakin olun iyi düşünüp taşının öyle karar verin."
Ayağa kalktı, yürüdü kapıya yaklaştı, dönüp çocuklarına baktı ve dediki; 
"Nereye gideceğim?       
Sanki Gidecek yerim mi  var?.."
Ve gitti...

"Biz öğretmeniz."

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi