İNCİ KÜPELİ KIZ
Meisje met de Parel: Gizemin ve Güzelliğin İncisi
Johannes Vermeer'in başyapıtlarından biri olan "İnci Küpeli Kız" (Meisje met de Parel), “Kuzey'in Mona Lisa'sı” ya da “Hollandalı Mona Lisa” olarak da anılır. Eserin odak noktası elbette ki o göz alıcı inci küpedir. Ancak bu tabloyu bu denli olağanüstü kılan yalnızca bir inci küpeden çok daha fazlasıdır.
Peki inci küpeli bu genç kız kimdir ve Johannes Vermeer onu neden resmetmeyi seçmiştir? Yüzyıllar geçmesine rağmen bu soru hâlâ bir sır perdesinin ardındadır. İri gözleri ve o yakalanamaz, müphem tebessümüyle masum mudur, yoksa baştan çıkarıcı mıdır?
Başlangıçta tablodaki kızın Johannes Vermeer'in kızı olduğu düşünülse de kızın yaşı ve resmin yapıldığı dönem bu ihtimali çürütmektedir. Bu denli çok soru işareti ve gizem barındıran eser, farklı hikâyelere ve söylentilere yol açmıştır. Ne var ki bu söylentilerden biri diğerlerinin arasından sıyrılmış ve romanlara, kitaplara konu olmuştur.
Bu hikâyenin iki farklı yüzü bulunmaktadır. İlki, 17. yüzyıl Hollanda’sında yaratıcılık ve ticaret arasındaki sosyal ilişkilere ışık tutmaktadır. Bir kadını tasvir ederek, kadına sosyal haklar ve toplumsal düzende bir yer verme çabası güden bir eserdir. Bu resmin yankı uyandırmasının bir diğer nedeni ise, "İnci Küpeli Kız"ın Johannes Vermeer'in evinde çalışan bir hizmetçi olduğuna dair inanıştır. Soylu birini değil, sıradan bir kızı resmederek halkın isyanını destekleyen bir tablodur. Hikâyenin diğer yüzü ise aşk, ihanet ve kıskançlık üçgeninde kendine yer bulur.
İnci Küpeli Kızın Gerçek Hikâyesi
Gelelim asıl hikâyeye. 17. yüzyılın ortalarında, günümüzde bile adı bilinmeyen "İnci Küpeli Kız", Hollanda’da yaşamış ve babasının bir iş kazası sonucu kör olmasıyla ailesini geçindirmek zorunda kalmıştır. Genç kız, Vermeer'in evinde hizmetçi olarak işe başlar. Kızın resme ve renklere olan ilgisi Vermeer'in dikkatini çeker.
Başlangıçta atölyeye sadece temizlik için giren kız, zamanla ondan renkleri karıştırmayı öğrenir. Bu durum, Vermeer'in karısının ve sevilmeyen büyük kızının dikkatini çeker. Böylece kıskançlık ve düşmanlık duyguları baş gösterir. Hizmetçi kızın, karısının bile girmesine izin verilmeyen atölyeden ayrılmaması gerilimi daha da artırır. Ailenin varlıklı akrabalarından biri Vermeer'e bir tablo sipariş eder.
Tablodaki model bir hizmetçi kızdır. Vermeer bu durumu karısından saklar; ancak tablo bir türlü bitmek bilmemektedir. Bir eksiklik vardır. Bu eksiklik, karısının inci küpeleridir. Sonunda tablo biter ve karısı durumu öğrenince hizmetçi kız evden kovulur. İşte bu öykü de böyle sonlanır.
Bu ünlü tablo, bir insanın dikkatini çekecek her şeyi barındırıyor: Gizem, yasak aşk, estetik güzellik, kitaplara ve dizilere konu olabilecek bir öykü. Günden güne popülerliği artan bu eseri Lahey'deki Mauritshuis'e giderek yakından görebilirsiniz.
Ben ilk görüşte bu esere hayran kaldım; görmek için dört saat beklemeye değdi. İlgili insanlara da anlattım.
“İNCİ KÜPELİ KIZ”
İncinin sırrında bir genç kız durur,
Gözlerinde bir göl ne derin ne duru.
Johannes'in fırçası bir anı dokur,
Kuzeyin Mona Lisa'sı, kalpte bir soru.
Kimdir bu yüz bu bakışın manası ne?
Masumiyet mi gizler, yoksa bir davet mi?
Yüzyıllar geçer, sır perdesi yine de
Arzular fısıldar, bir eski hikâye mi?
Hizmetçi miydi renklerle dans eden?
Usta bir elin altında can bulan ten.
Kıskançlık gölgesi yasak bir eden,
Bir inci uğruna dökülen bir hüzün mü sen?
Aşkın, ihanetin, kıskançlığın rengi,
Bir tabloya sığmış, bir ömrün ahengi.
Lahey'de bekler güzelliğin ahengi,
Görenin kalbinde ebedi bir denge.
Dört saatlik bekleyiş değdi o âna,
Göz göze gelince, kayboldu zaman.
Anlattım herkese, bu eşsiz rüyayı,
İncinin ışıltısı, ruhumda bir yara.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz