DENEME
Giriş Tarihi : 20-03-2023 20:07   Güncelleme : 20-03-2023 20:39

İcraatımız Olan Davranışlarımız Bizi Anlatacak

Yazan: Nihat Toğlu -İCRAATIMIZ OLAN DAVRANIŞLARIMIZ BİZİ ANLATACAK

İcraatımız Olan Davranışlarımız Bizi Anlatacak

İCRAATIMIZ OLAN DAVRANIŞLARIMIZ BİZİ ANLATACAK 

Hz. Meryem'i bilmeyenimiz yoktur.
Adanışıyla, kulluğuyla, samimiyetiyle, ihlasıyla, takvasıyla, betül oluşuyla, duruşuyla, sorumluluğuyla, bilinciyle, manevi sevdasıyla, Allah'a yönelişiyle, iffetiyle, hayasıyla ve modelliğiyle Kur'an'ın en özel konuklarından biridir...(Hz Meryem ile ilgili ayetlere bakılabilir)
Yaşantısını hayatına şahit kılan güzide bir adanan insan...

Derdi, ızdırabı Rabbini memnun edebilmekti.. Fakirin, yoksulun, yetimin umudu olan, yemeyen yediren, içmeyen içiren duyarlı ve sorumluluk abidesi adanan bir şahsiyet.

Meryem denince akla iffet, haya, adanmışlık gelir. Bir çok konuda kendini Rabbine ıspat etmiş bir model ve kişilik sahibi bir insan. Kur'an'ın ebedi konuğu fakat sıradan bir konuk değil, Rabbi tarafından övgülere mazhar olmuş şerefli bir konuk..
Özenle yetiştirilmiş.

Nitelikli bir eğitimcinin eğitiminden geçerek nitelikli bir kul ve şahsiyet olmuştur... 

Kur'an'da Allah, Hz. Meryem'e şöyle emreder: " Sonra doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine getirdi. Meryem, “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!” dedi. O zaman onun (Hz. Meryem’in) alt yanından, ona “mahzun olma (üzülme)” diye bir nida (geldi): “Rabbin, senin alt yanından bir su yolu kıldı (oluşturdu).
Ve hurma ağacının gövdesini üzerine silkele. Taze hurmalar senin üzerine düşsün, (orada) toplansın. Artık ye ve iç, gözün aydın olsun! Bundan sonra eğer beşerden bir kimseyi görürsen, o zaman (ona şöyle) söyle: Muhakkak ki ben, Rahmân’a (konuşmama) orucu nezrettim (adadım). Bu sebeple bugün bir insanla asla konuşmayacağım." Böylece onu taşıyarak kavmine getirdi. (Kavmindekiler) dediler ki: “Ey Meryem! Andolsun ki sen, acayip (kötü) bir şey yaptın.” Ey Harun’un (kız) kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi. Ve senin annen de azgın (iffetsiz) değildi.  Bunun üzerine, onu (çocuğu) işaret etti. (Onlar) dediler ki: “Beşikte olan bir sabi (bebek) ile biz nasıl konuşuruz?” (Bebek) şöyle dedi: “Muhakkak ki ben, Allah’ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni nebî (peygamber) kıldı.”  Ve beni nerede bulunursam bulunayım (bulunduğum heryerde) mübarek kıldı. Ve hayatta kaldığım sürece namazı ve zekâtı bana vasiyet etti (emretti).
Ve doğduğum gün ve öleceğim gün ve canlı olarak beas edileceğim (diriltileceğim) gün selâm benim üzerimedir (banadır)  Ve anneme karşı birr sahibi olmayı (emretti). Ve beni, cebbar (zorba) şâkî kılmadı (yapmadı)."  (Meryem23-32)

Bu ayetleri incelediğimizde şöyle bir sonuca ulaşabiliriz herhalde; evlenmediği halde bir çocuk doğurmuş ve çocuğu kucağına alıp Kudüs'e gitmesi kendisinden istenmiştir.
Bu ilahi bir emir idi Hz. Meryem'e kolay değildi yeryüzünün en iffetli kadını için bunu yapmak. Fakat emir buydu ve emre amade olan Hz. Meryem ilahi emre teslimiyet gösterir. Ancak enterasan bir emir daha gelir ki o da kimseyle konuşmamak idi. Görünüşte savunması elinden alınmış gibi ama öyle değil, adeta Hz. Meryem'e "sen konuşmayacaksın senin çocuğun işleri hal edecek" ki öyle de oldu... 

Öncelikle şunu anlamak gerekiyor, çocuk Hz. Meryem için ne anlam ifade ediyor ve bizim için ne anlam ifade ediyor? Çocuk Hz. Meryem'in icraatı idi ve Allah Hz. Meryem'den onun konuşmasını değil icraatının konuşmasını istiyordu...

Dolayısıyla çocuk bizim için icraat kabul edilmeli ki Hz. Meryem kıssasından kendimize bir pay çıkarabilelim.

Nihayetinde Meryem'in icraatı olan çocuk konuştu ve Meryem'in savunmasını yaptı. Özellikle iffetine vurgu yaparak Hz. Meryem'in tertemizliğine şahitlik yaptı bu icraat...

Bu kıssadan ilham alarak şöyle diyebiliriz; "İcraatlarımız şahitlik yapacaktır." O halde şahitlikler meydana getirecek icraatlar oluşturmalıyız. En yoğun iftira dönemlerinde icraat, sahibini mutlak anlamda savunmuş ve masumluğunu ıspat ettirmiştir. Hz. Meryem konuşmadı onun ürünü olan evladı konuştu ve işler yoluna koyuldu...

Bugün bizler de, konuşacak, şahitlik yapacak icraatları oluşturmalıyız. Halisane duygularla Rabbimize yönelip, derdimiz "Onu" nasıl memnun edebiliriz olmalıdır...
 



 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi