ŞİİR
Giriş Tarihi : 14-05-2024 18:04

Günün Ayrılık Saati / Tuncay Aytaç

Tuncay Aytaç -GÜNÜN AYRILIK SAATİ

Günün Ayrılık Saati / Tuncay Aytaç

GÜNÜN AYRILIK SAATİ

Güneş kızılına vurgun.
Tükenişi kutluyor bir bulutun ardından.
Vakit akşam, bülbüller, bahara dem vuruyor.
Ah! Günün ayrılık saati yine.
Bir gün daha gelip geçti hayatın dönüşü olmayan limanından.
Dargın mı yaşadıklarım bana!
Kara bulutlar gök yüzünde yağmur, yağmur dolarken
Ben ayrılığı sınıyorum özümde.
Akşam ezanına bağladığım kısa, kesif cümlelerde ilahi bir yakarış, 
Gönlümün limanında gidenlere son bakış.

Ne çok bilinmeyen var içinde dünya!
Nerede saklı gizemin.
Çözümsüzlüğe bağlamışsın can ipini, çekinceleri çektikçe genizime boğuyorsun beni iç dünyamda.
Çaresizce umuda uzanan ellerim çöl kumlarının örttüğü bedenimi arıyor.
Yine umutsuzluğa yelken açtı yelkenleri kırık gönül gemileri.
Rotasız yolların kayıp yolcuları bana bağlamışlar umutlarını oysa ben, avuçlarımda tükettim umutları.

Serin bir bahar akşamı, şaşkın  pencerenin ardında korkakça bakıyorım batan güneşin ufkuna.
Dışarıda poyraz rüzgârı, buğday tanelerine can verirken
Bir yanda umuda gülümseyen doğa.
Diğer yanda benliğimin arka odalarında kurulan mahkemede hüzne mahkum ediliyorum.
Kurban istiyor gönül ritüellerinin savcısı.
Cezaya reva olduğum ne çok yaşanmışlığın varmış meğer, kendimi savunamamanın çaresizliğinde.
Bir yürek aşımı mesafeye kulaç atarken tüm değerlerimi yitirmenin aymazlığında kendi mahkumiyetimi kanıksıyorum.
İçinde düzenbaz iltifatlar olan ne kadar çok sahte mutluluklar varmış meğer.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi